ASTROLOGLAR İÇİN ASTRONOMİ

-EVREN VE GALAKSİLER

-GÜNEŞ SİSTEMİ

-GÖKSEL KÜRE VE BÜYÜK ÇEMBERLER

-MEVSİMLER VE BURÇLAR

-KOORDİNAT SİSTEMLERİ

-LOKAL GÖKYÜZÜ VE ASTROLOJİK HARİTA

-ZODYAKLAR

-EKİNOKSLARIN PRESESYONU

-GERİ GİTME HAREKETİ

EVREN VE GALAKSİLER

Evren, var olan her şeydir. Uzayı, zamanı, enerjiyi ve en büyük yıldızdan en küçük partiküle kadar tüm maddeleri (galaksi  kümeleri, milyarlarca yıldız ve gökcismini) içerir. Evren ile ilgili (orijini, evrimi) çalışmaların tümü Kozmoloji olarak bilinir. Tarih boyunca astronomlar ve diğer bilim insanlarının evreni açıklamak üzere çeşitli farklı teorileri olsa da modern kozmoloji Bing Bang teorisine dayanır. 20.Yüzyıl ortalarında geliştirilmiş olan bu teorinin, evrenin gözlenen özellikleri ve teorik fiziğin yasaları açısından hala en başarılı açıklamayı sunduğu düşünülmektedir.

Evren hayal edilemeyecek uzaklıklarda ve her yönde uzayan sonsuz bir yapıdır. Dünyadan, bizim bakış açımızdan gözlenebilen evrenin (ortasında durduğumuzu düşünerek) 13.7 milyar ışık yılı yarıçapında olduğu söylenebilir. (1 ışık yılı 9.5 trilyon Km.) Gözlemleyebildiğimiz evren bile içindeki sayısız, çeşitli oluşum nedeniyle kavranması oldukça zor bir şeydir. Bunu kolaylaştırmanın bir yolu adım adım diziler halinde ilerlemektir, diğeri de kendi bulunduğumuz bölümünü öncelikle tanımaktır. Galaksi kümeleri, galaksi, yıldız, güneş sistemi, gezgenimiz vb.

Süper Galaksi Kümeleri: Galaksi gruplarından oluşan kümelerin birleşerek oluşturdukları çok büyük kümelerdir. Bazen binlerce büyük çaplı galaksiyi kapsadıkları görülür.

Galaksi Kümeleri: Birden fazla galaksinin grup halinde oluşturdukarı kümelerdir.  Güneş sistemimizin içinde bulunduğu Samanyolu Galaksisi Yerel Küme olarak adlandırılan galaksi kümesi içinde bulunmaktadır ve diğer kümelere göre daha küçük, içinde yaklaşık 30 galaksi bulunduran bir kümedir..

Galaksi (Gökada): Çekim kuvvetiyle bir araya gelmiş yıldızlardan oluşan kümedir. İki ana tiptedir, sarmal (spiral) ve eliptik (elips biçiminde olan). Galaksilerin çapları bin ışık yılından yüzlerce bin ışıkyılına kadar uzanabilir. Güneş sistemimiz Samanyolu (Milk Way) Galaksisi içinde yer alır. Samanyolu Galaksisi, 200 milyar veya daha fazla yıldız ve onlarla ilişkili gaz ve toz bulutları, gezegen sistemlerinden oluşan sarmal yapıda bir galaksidir. Çapı en az 100.000 ışık yılıdır.

Yıldızlar: Merkezlerindeki nükleer reaksiyonlar sayesinde kendi içinde enerji üreten gaz küreleridir. Ürettikleri bu enerji ile çevresine ısı ve ışık veren gök cisimleridir. Güneşimiz bir yıldızdır. Yıldızlar hakkında daha fazla bilgi için tıklayın.

Yıldız Sistemi: Bir yıldız ve onun çekim gücünün etkisi altındaki gezegenler ve diğer gökcisimlerinden oluşan sistemlerdir. Güneş sistemimiz böyle bir sistemdir.

GÜNEŞ SİSTEMİ

Gezegen: Kendi ekseni ve bir yıldız etrafında dönen, kendinden ısı ve ışık vermeyen, bağlı olduğu yıldızdan aldığı ışığı yansıtan gök cisimleridir. Gezgenler çekiminde oldukları yıldızın etrafında belirli yörüngelerinde dönerler. Dolayısıyla sabit olan yıldızlara göre geceden geceye, günden güne yer değiştirirler. Bu yüzden ‘gezegen’ olarak adlandırılırlar. Planet Yunanca’da ‘hareket eden, gezen’ anlamına gelir.

Güneş Sistemi: Güneş’in çekim etkisindeki dokuz gezegen, bunların uyduları ve diğer gökcisimlerinin oluşturduğu bir sistemdir. Güneş sisteminde yer alan gezegenlerin astronomik açıdan sıralanışı şöyledir. Güneş’e en yakın gezegenden başlayarak:

Merkür – Venüs – Dünya – Mars – Jüpiter – Satürn – Uranüs – Neptün – Pluto

Güneş ve Ay birer gezegen olmamalarına rağmen, astrolojide kolaylık sağlaması açısından gezegen olarak adlandırılırlar (aynı zamanda bunlara ‘ışıklar’ da denilir). Astrolojik sembolizmde gezegen sıralanışı:

Güneş – Ay – Merkür – Venüs – Mars – Jüpiter – Satürn – Uranüs – Neptün – Pluto

Kepler Kanunları:

Gezegenler güneş etrafındaki yörüngelerinde Kepler Kanunları’na göre dolanırlar (Johannes Kepler, 1571-1630):

1-Yörüngeler Kanunu: Güneş sistemindeki bütün gezegenler odaklarının birinde Güneş olan elips şeklindeki bir yörüngede dolanırlar.

2- Alanlar Kanunu: Bir gezegen yörüngesinde dolanırken eşit zaman aralıklarında eşit alanlar tarar.

3- Periyotlar Kanunu: Güneş sistemindeki bütün gezegenlerin yörünge yarıçaplarının kübünün, periyotlarının karesine oranları birbirine eşittir. Yarıçapları R, periyotları T olarak gösterirsek:

Güneş Sisteminin İki Temel Görünümü

Yer Merkezli (Geocentric) Sistem: Dünyadan bakıldığı şekliyle güneş sisteminin ve evrenin görünüşü. Bu sistem aynı zamanda Ptolemik Sistem olarak bilinir (Claudius Ptolemy, M.S 85-165).

Güneş Merkezli (Heliocentric) Sistem: Güneşten bakıldığı şekliyle güneş sisteminin ve evrenin görünüşü. Bu sistem aynı zamanda Kopernik Sistemi olarak bilinir (Nicholas Copernicus, 1473-1543).

Çok eski zamanlarda dünya evrenin merkezi olarak kabul edilirdi. Ancak Kopernik Devrimiyle birlikte güneş sisteminin merkezinde güneş  olduğu ve dünya dahil tüm gezegenlerin güneşin çevresinde döndüğü anlaşılmıştır.

Kopernik devrimiyle merkeze güneşin oturması aslında astrolojik haritada fazla bir farklılık yaratmamıştır. Astroloji hala gökyüzünün dünyadan görünüşüyle ilgilenir. Dolayısıyla astrologlar nerede yaşıyorsak oraya göre harita düzenlerler. Dünyada yaşadığımızdan dolayı dünya merkezli harita çıkartırlar. Mars’a gidecek olursak Mars merkezli harita çıkartacaklardır. Örneğin, Apollo 1969’da Ay’a indiğinde ay merkezli (selenocentric) çıkartılan haritada dünya gezegeni çok uzak yolculuklar evi olan 9.eve düşmüştür.

Bunun yanında Kopernik devrimiyle birlikte güneş merkezli harita üzerinde çalışan bir çok astrolog olmuştur. Halihazırda astroloji, çalışmalarında iki sistemi de kullanır. Tüm astroloji yazılım programlarında güneş merkezli sisteme göre de harita çıkartılabilir.

-Astrolojik açıdan güneş merkezli bir haritanın dünya merkezli haritaya dönüştürülmesi-

GÖKSEL KÜRE VE BÜYÜK ÇEMBERLER

Astroloji, dünyadan göründüğü şekliyle gökyüzündeki hareketler ile yeryüzündeki insanlar ve olayalar arasındaki ilgiyi ve eşzamanlığı araştıran bir bilimdir. Dünya ve üzerinde bulunulan lokal yerin gökyüzüyle ilgilenir. Bu bakımdan esas olarak dünyamızın hareketleri ve zaman ile ilgilidir. Dolayısıyla küresel astronominin kullandığı araçlardan faydalanır. Bunlar Göksel küre, bunun üzerindeki göksel çemberler, göksel koordinat sistemleri ve zaman ölçümleridir.

Göksel küre, merkezinde dünyanın bulunduğu farzedilen, büyüklüğü sonsuz kabul edilen,  hayali bir küredir. Böyle bir küre düşüncesi, gökyüzü gözlemini, belirli ölçümleri ve hesaplamaları yapmayı elverişli kılması bakımından oldukça yararlıdır. Gökyüzündeki cisimleri bu küre üzerine düşürdüğümüzde dünyamızla ilgili önemli büyük çemberi de bu küre üzerine doğru genişlettiğimizde belirli ölçüm şablonlarına ulaşmış oluruz.

Büyük çember, bir kürenin etrafını tam olarak çevreleyen çember anlamındadır. Örneğin dünyanın ekvatoru böyle bir çemberdir. Aynı zamanda küçük çemberler de vardır. Bunlar bir kürenin etrafını tam olarak sarmazlar, Örneğin ekvatordan sonra gelen kuzey ve güney kutbuna doğru çapı küçülerek  giden enlem paralelleri (latitude) küçük çemberlerdir.

Astrolojik sembolizm göksel küre üzerinde önemli beş adet büyük çember ve bunların birbirleriyle kesişme noktaları üzerine kurulmuştur. Bu beş büyük çember Ekliptik, Göksel Ekvator, Rasyonel Ufuk, Meridyen  ve Ana Dikey (Prime Vertical) çemberleridir.

Ekliptik: Dünyadan bakıldığında güneşin bir yıl boyunca sabit yıldızlı göklerde izliyor gibi göründüğü yoldur. Aynı zamanda bu, dünyanın güneş çevresinde dolandığı yörüngesidir. 

Göksel Ekvator: Dünyanın ekvatoru kutup noktalarına eşit uzaklıkta, dünyayı ortadan ikiye ayıran büyük bir çemberdir. Göksel ekvator ise dünya ekvatorunun sanal olarak genişletilerek göksel küre üzerine düşürülmüş halidir.

Rasyonel Ufuk: Dağlık olmayan açık arazide, özellikle de açık denizde yer ile gökyüzünün birleşiyor gibi göründüğü çizgiye ufuk çizgisi deriz. Eğer denizin ortasında olup hiç kara parçası görmüyor olsak dünya yuvarlak olduğundan bu çizginin aslında çember şeklinde olduğunu farkederiz. Burada gördüğümüz çember görünen ufuk çemberidir. Ancak ölçüm ve hesaplamada kolaylık olması bakımından bu çemberi dünyayı merkezine alacak şekilde genişleterek göksel küre üzerine yansıtırız. Oluşturulan bu büyük çembere Rasyonel Ufuk çemberi denir. Dünyada bulunduğumuz yer ile ilişkili olduğundan Ufuk düzleminde coğrafi yönler (Kuzey, Güney, Doğu, Batı) mevcuttur.

Meridyen: Ufuk çemberini Güney ve Kuzey noktalarından dik olarak kesen, kutup noktalarından, Zenit (başucu) ve Nadir’den (Ayakucu) geçen büyük çemberdir.

Ana Dikey: Ufuk çemberini Doğu ve Batı noktalarını dik olarak kesen, Zenit (başucu) ve Nadir’den (Ayakucu) geçen büyük çemberdir.

MEVSİMLER VE BURÇLAR

Dünyanın iki temel hareketi vardır. Bunlardan biri kendi etrafında dönüşü, diğeri ise güneş etrafında dönüşüdür. Bunların ilki gece ve gündüzün oluştuğu 24 saatlik (1 günlük) dönüştür, ikincisi yaklaşık 365 günlük (1 yıllık) dönüştür. Güneş her gün sabit yıldızlara göre ekliptik üzerinde saat yönünün tersinde -batıdan doğuya doğru- yaklaşık 1º ilerler. (Bu durum güneşin yaklaşık 365 günde 360 derece hareket ettiğini onaylar). Dünya’nın kendi etrafında dönme ekseni güneşin etrafında döndüğü yörünge düzlemine 23.5º eğiktir. Mevsimler bu eğiklik (obliquity) nedeniyle oluşurlar. Bu eğiklik derecesi aynı zamanda ekliptik ile ekvator düzlemleri arasındaki açıdır.

Ekinoks (Ilım) ve Soltist (Gündönümü) Noktaları

Dünyanın bu iki temel fiziksel hareketi ve bu hareketleri dolayısıyla kesişen iki önemli büyük çember astrolojik sembolizmin köklerini oluşturur. Bir yıl içinde ekliptiğin göksel ekvatorla kesiştiği noktalara Ekinoks (Ilım noktaları) denir. İlkbahardaki (yaklaşık 21 Mart) kesişme noktası 0º Koç  ile başlar, sonbahardaki (yaklaşık 23 Eylül) kesişme noktası 0ºTerazi ile başlar. Güneşin ekliptik üzerinde göksel ekvatordan maksimum uzaklığa eriştiği noktalara da Soltist (Gündönümü) noktaları denir. Yaz solstisinde (yaz başlangıcı yaklaşık 22 Haziran)  güneş göksel ekvatorun üstündeki en uzak noktaya erişir. Bu nokta 0º Yengeç’tir. Kış soltistinde (kış başlangıcı yaklaşık 22 Aralık) ise  güneş göksel ekvatorun altındaki en uzak noktaya erişir. Bu nokta 0º Oğlak’tır. Mevsimleri başlatan bu özel noktalar astrolojinin dört kardinal -öncü- burçlarının başlangıcını oluştururlar: Koç – Yengeç – Terazi – Oğlak

Astroloji, sanıldığının aksine yıldızlarla ilgili değil mevsimlerle ilgili bir disiplindir ve ekliptiğin sembolik olarak 30º’ar derecelik 12 kısıma ayrıldığı bir ölçüm şablonu kullanır. Bu şablonun başlangıcı olarak da İlkbahar başlangıcı olan 0º Koç noktasını alır. Bu nokta Koç takımyıldızının başlangıcıyla karıştırılmamalıdır. Yaklaşık 2000 yıl önce aynı hizzada bulunduklarından bu noktaya o takımyıldızın ismi verilmiştir. Zodyağın mevsimsel burçları uzayın matematiksel-geometrik olarak bölünüşü ile oluşur, yani takımyıldız değildirler.

KOORDİNAT SİSTEMLERİ

Göksel küre üzerinde herhangi bir noktanın veya bir gökcisminin yerini belirtmek için değişik koordinat sistemleri kullanılır. Göksel küre üzerinde kullanılan koordinat sistemleri, temel aldığı büyük çembere (esas düzleme) göre adlandırılır. Buna göre üç koordinat sistemi tanımlanmıştır:

Ekvator Koordinat Sistemi

Ekvator koordinat sistemi, yersel koordinatlara çok benzer. İki referans noktası kullanır: göksel ekvator ve göksel kutuplar. Göksel ekvator daha önce de belirttiğimiz gibi yer ekvatorunun göksel küre üzerine yansıtılmış halidir. Göksel kutuplar  ise dünyanın kutuplarının aynı doğrultuda uzatılarak göksel küreyi kestikleri noktalardır. Yersel koordinatlar ile ekvator koordinat sisteminin benzerliğini daha iyi anlamak için şöyle düşünebiliriz: Yerküreyi üzerinde enlem, boylam çizgileri ve ekvatoru çizilmiş bir balon olarak varsayarsak, onu iyice şişirip ona içeriden baktığımızda enlem ve boylamlar  ekvator sisteminin koordinatlarına benzer hale gelir. Ancak bu sistemde yersel koordinatlardaki ‘enlem’e karşılık gelen koordinat Deklinasyon (dik açıklık), ‘boylam’a karşılık gelen koordinat ise Right Ascension (sağ açıklık) adını alır.  Buna göre: Deklinasyon, gökyüzündeki belirli bir cismin göksel ekvatordan kuzeye ya da güneye doğru olan açısal uzaklığının ölçümüdür. Tıpkı yersel koordinatlarda olduğu gibi deklinasyon için başlangıç noktası göksel ekvatordur ve onun üzerindeki bir gökcisminin deklinasyonu 0º ’dir. Kuzeye doğru deklinasyon (+) değer alır, güneye doğru ise (–) değer alır. Kuzey göksel kutupta deklinasyon +90º , güney göksel kutupta ise –90º’dir.  Right Ascension (R.A) 0º Koç noktasından (ilkbahar ekinoksundan) başlayarak göksel ekvator boyunca doğuya doğru, sözkonusu gökcisminin saat dairesinin göksel ekvatoru kestiği noktaya kadar olan mesafesinin saat, dakika ve saniye cinsinden  ölçümüdür (0sa – 24sa).

Göksel küre içinde dünya kendi ekseni etrafında batıdan doğuya doğru döner, yeryüzündeki bir gözlemci bu küreyi ve üzerindekileri batıya doğru ilerliyor gibi görür. Dünyanın bu günlük hareketinde bir yıldızın deklinasyonu ve right ascension’nı sabit kalır (sadece saat açısı değişir).  Bu yüzden ekvator koordinatları kesindir ve sabit yıldızlar açısından yıl içersinde değişiklik göstermezler  (presesyona bağlı olarak yıl içinde farkedilemeyecek kadar yavaş hareket ederler).

Ancak Güneş, Ay ve gezegenlerin hareketi yıldızlarınki gibi sabit değildir. Çünkü bunlar ekliptik üzerinde veya civarında hareket ederler, dolayısıyla deklinasyonları ve R.A değerleri yıl içinde değişiklik gösterir (yukarıdaki şekilde güneşin koordinatlarında görüldüğü gibi). Bunun için farklı bir koordinat sistemi olan Ekliptik Koordinat Sistemi  tanımlanır.

Deklinasyon; Paralel ve Kontra-paralel açılar

Astrolojideki Paralel ve Kontra-paralel açılar ekvator koordinat sisteminde gördüğümüz deklinasyon ölçümüyle belirlenir. Eğer iki gezegen aynı deklinasyona sahipse örneğin ikisinin de deklinasyonu +10º ise bu gezegenler paralel olarak kabul edilirler. Ancak birisinin deklinasyonu +10º diğerininki -10º ise bu durumda kontra-paralel olarak kabul edilirler. Genel olarak astrolojik  doğum haritasındaki tüm açılar gezegenlerin Ekliptik üzerindeki konumlarının ölçümü (göksel boylamı) ile bulunurlar. Dolayısıyla harita üzerinde işaretli gezegenlerin pozisyonlarının ekvatorun kuzeyinde mi güneyinde mi olduğunu belirten hiçbir gösterge yoktur, çünkü doğum haritası iki boyutlu bir diyagramdır ve doğal olarak deklinasyonu gösterebilecek bir şema değildir. Ancak tüm astroloji yazılım programlarındaki raporlarda gezegenlerin deklinasyonu ve paralel-kontraparalel açılar listelenebilir.

Ekliptik Koordinat Sistemi

Ekliptik koordinat sisteminde referans olarak iki nokta vardır: temel olarak alınan büyük çember Ekliptik ve Ekliptik Kutupları. Ekliptiğin kutupları ekliptik düzlemine diktir. Ekliptik ve ekvator düzlemi arasında 23º 27’’lik açı vardır. Dolayısıyla ekvator düzleminin kutup ekseni (göksel kutuplar) ile ekliptik kutuplarının ekseni arasında da 23º 27’’lik açı vardır. Bir yılda Güneş’in göksel küre üzerinde arka plandaki sabit yıldızların arasından hareket ettiği görülen düzleme ekliptik dendiğini biliyoruz. Güneş’in etrafında dönen gezegenler ve Ay da bu düzlem civarında hareket eder şekilde görünürler. Buna göre gezegenlerin yerlerini ekliptik üzerindeki noktalar olarak belirleyebiliriz.

Ekliptik koordinat sisteminde iki koordinat kullanılır: Göksel Boylam (celestial longitude) ve Göksel Enlem (celestial latitude). Göksel boylam bir gezegenin konumunun 0º Koç noktasından ekliptik boyunca sağa doğru ölçümüdür. 0º-360º arasında değer alır. Astrolojide  360º lik ekliptik çemberi 30’ar derecelik eşit aralıklara bölünerek 12 burca ayrılmıştır (aynı zamanda bu tropik -mevsimsel- zodyaktır). (Bu burçlar isimlerini yaklaşık 2000 yıl önce çakışmış oldukları takımyıldızlardan almaktadırlar, bunun dışında burçların astronomideki takımyıldızlarla herhangi bir bağlantısı yoktur). Astrolojik bir doğum haritası çıkartılmak istendiğinde Güneş’in, Ay’ın ve diğer gezegenlerin istenen zamana göre hangi burcun kaçıncı derece ve dakikasında oldukları bu sembolik ekliptik üzerindeki boylamlar listelenir. Bunun için, bu boylam değerlerinin yıllara göre listelendiği Efemerisler (gökgünlükleri) kullanılır.

Göksel enlem ise bir gezegenin ekliptikten ekliptik kutuplarına doğru kuzeye veya güneye doğru olan uzaklığının derece cinsinden ölçümüdür. 0º-90º arasında ve ekliptiğin kuzeyine doğru (+), güneyine doğru (–) değerler alır. Göksel boylam ve göksel enleme aynı zamanda ekliptik boylam ve ekliptik enlem de denilir.

Ufuk Koordinat Sistemi

Dünya üzerideki herhangi bir noktadaki gözlemci için başının üzerinden geçerek gökyüzüne uzanan bir hat vardır. Bu hattın gök küreyi kestiği noktaya Zenit (başucu) denir ve ufuk çemberine 90º açı yapar. Zenit bir eksen olarak dünyayı delecek şekilde karşı yönde (gözlemcinin ayakucu doğrultusunda) uzatılırsa göksel küreyi kestiği noktaya Nadir (ayakucu) denir. Kısaca Zenit dünya üzerideki herhangi bir noktanın veya gözlemcinin tam başının yukarısına denk gelir ve ufkun üzerindedir, Nadir ise gözlemcinin tam ayağının altındaki noktaya denk gelir ve ufkun altındadır. Zenit-Nadir ekseni ufuk koordinat sisteminin kutuplarıdır. Bu sistemde referans olarak alınan büyük çember ufuk çemberidir. Ufuk çemberi göksel küreyi yukarı (upper) ve aşağı (lower) olmak üzere iki yarımküreye ayırır. Yukarı yarımküredeki tüm gökcisimleri görülebilir olmasına rağmen ufkun aşağı yarımküresindekiler görülemezler. 

Ufuk koordinat sisteminde kullanılan koordinatlar Altitude (yükseklik) ve Azimut’tur. Azimut ufkun kuzey noktasından doğuya doğru ufuk çemberi boyunca açısal uzaklığın ölçümüdür (0º ile 360º arasında değerler alır. Azimut ufkun kuzey noktasında 0º, doğu noktasında 90º, güney noktasında 180º ve batı noktasında 270º’dir.

LOKAL GÖKYÜZÜ VE ASTROLOJİK HARİTA

Yükselen, Alçalan, MC ve IC Noktaları

Ufuk çemberi pusuladaki yönlere karşılık gelen ve kardinal noktalar olarak adlandırılan dört köşe noktasına (kuzey, güney, doğu ve batı) sahiptir. Astrolojide ekliptiğin ufuk çemberini doğuda kestiği nokta Yükselen (Asc), batıda kestiği nokta Alçalan (Dsc) olarak tanımlanır ve tamamen  kişinin doğduğu yere ve saate göre belirlenen bir konumdur. Meridyen (gözlemcinin meridyeni) ise zenit ve nadirden geçen ve ufuk çemberini kuzey ve güney noktalarından dik olarak kesen dikey dairedir.  Ekliptiğin meridyeni ufkun üzerinde kestiği nokta MC (Medium Coeli) Gökyüzünün ortası -güneşin gün içerisinde yükseldiği en yüksek nokta- olarak tanımlanır. Ekliptiğin meridyeni ufkun altında kestiği nokta ise IC. (Imum Coeli)’dir. MC’nin tam karşısıdır ve güneş tam tepedeyken ona en uzak olan noktadır.

Kuzey yarımkürenin orta enlemlerinde bulunan bir kişiye göre  görünüş.

Dünyadan baktığımızda güneş, ay, tüm gezegenler ve zodyak çemberi bir gün içinde doğudan batıya doğru ilerliyor gibi görünürler. Oysa bu görünüş dünyamızın, ekseni etrafında batıdan doğuya dönmesinden kaynaklanır. 

Pluto hariç diğer gezegenler ve ay dünyanın güneş çevresindeki yörünge düzlemine yaklaşık eğiklikte yörüngelerde dolaşırlar. Bundan dolayı  dünyadan baktığımızda da yaklaşık güneşin yolunun, yani ekliptiğin biraz üstünde ya da biraz altında görünürler. (Pluto’nun yörünge eğikliği dünyanın yörüngesine göre büyük farklılık gösterdiğinden ekliptik yakınlarında izlenemez.)

ZODYAKLAR

“Zodyak” sözcüğü “yaşam çemberi” veya “canlı varlıkların çemberi” anlamına gelen Yunanca bir sözcükten gelmektedir. Ortada ekliptik  çemberinin bulunduğu yaklaşık 16º derece kalınlığığındaki kuşağa Zodyak Kuşağı denir. M.Ö.2000’den önceki yıllardan beri insanoğlu yaşamı düzenlemek, zamanı ayarlamak üzere gökyüzünün haritasını çıkartmak için çabalamıştır. Bunun için gökyüzünü güneşin veya ayın hareketlerine göre çeşitli şekillerde bölerek zamanlarını ve gökcisimlerinin yerlerini tayin etmeye çalışmışlardır.

Sabit Yıldızlar

Sabit yıldızlar, gökyüzünde hareket etmezler, yerleri sabittir. Aynı mevsim, aynı gün ve aynı saat söz konusu olduğunda hep aynı yerde görülürler. Sadece dünyanın hareketleri sonucu her biri farklı mevsimlerde ve farklı saatlerde izlenirler. Bundan dolayı kataloglanabilirler. Örneğin yaz mevsiminde 5 Ağustos civarında saat 22:30’a doğru gökyüzünde tam başınızın üstündeki bölgeye baktığınızda Çalgı takımyıldızının en parlak sabit yıldızı Vega’yı görebiliriz. Zaman değiştikçe, yani dünyanın yörünge üstündeki yeri değiştikçe, görüş açımız değişir.  Örneğin Mayıs ayının sonunda Vega yine aynı yerde durduğu halde, biz onu bu sefer sabaha karşı 3:00 gibi görürüz.

Takımyıldızlar

Takımyıldızlar sabit yıldızlardan oluşmuş, belirli şekillere ve adlara sahip kümelere denir. Asıl olarak bir takımyıldız içindeki sabit yıldızların birbiriyle hiçbir bağlantısı yoktur, uzaklıkları ve büyüklükleri farklı farklıdır, ancak biz, gözümüzdeki optik yanılma nedeniyle bunları aynı düzlemde, sanal göksel küremiz içinde yan yana kümeler halinde görürüz. Bu nedenle insanoğlu bunları tanımak ve hatırlamak üzere belirli şekillere benzeterek adlandırmıştır. Sabitlikleri nedeniyle gece gökyüzünü kullanarak yol bulmak için, özellikle de denizcilikte kullanılmak üzere bir yöntem olarak geliştirilmişlerdir. Günümüzde kabul edilmiş 88 adet takımyıldızı vardır. Bunların 12 tanesi ekliptik düzlemi üzerinde bulunmaktadır.

Zodyak Takımyıldızları

Zodyak takımyıldızları, yukarıda bahsettiğimiz 88 takımyıldızdan ekliptik düzlemine denk gelen 12 adet takımyıldızdır. Ekliptik daha önce de belirttiğimiz gibi güneşin bir yıl içinde izlediği yoldur. Zodyak değişik tarih dönemlerindeki değişimlerle bugünkü 12 takımyıldızlık haline gelmiştir. Örneğin eski zamanlarda Terazi takımyıldızı kendi başına görülmüyor Akrep’in bir parçası olarak sayılıyordu (Terazi takımyıldızının güneydeki kefesini oluşturan yıldıza Akrep’in Güney Pençesi deniyordu. -Zuben el genubi, ing. South Claw- ). Esas olarak 13.takımyıldız olarak Yılancı takımyıldızının  bir bölümü de ekliptik üzerinde bulunmaktadır. Eski metinlerde, yılan tutan tıp adamı olarak resmedilen Yılancı (Ophiuchus) takımyıldızı, Akrep takımyıldızının üzerinde, Kartal ile Terazi arasında geniş bir alana yerleşmiştir. Astronomide 13.Burç olarak tanınan Yılancı, astronomik olarak güneşin 30 Kasım – 17 Aralık tarihleri arasında bulunduğu takımyıldızdır. Ancak Genellikle güneşin Akrep takımyıldızında çok kısa kalması nedeniyle, Akrep dönemini bir aya tamamlayabilmek için, Yılancı’da geçirdiği süre de Akrep dönemi olarak değerlendirilir ve tüm kaynaklarda genellikle 12 adet takımyıldız olarak geçer. Astroloji takımyıldızlara göre oluşturulmuş zodyağı değil mevsimlere göre oluşturulmuş zodyağı temel alır. (Bu bakımdan 13.burç diye adlandırılan Yılancı takımyıldızıyla bir ilişkisi yoktur.) Dolayısıyla astrolojinin burçları zodyak takımyıldızlarıyla aynı şey değildir, sadece isimlerini onlardan almışlardır.

Tropikal (Mevsim) Zodyak

0º Koç’tan, yani Güneş’in ilkbahar ekinoksunda (21 Mart) bulunduğu noktadan başlayan, mevsimlere göre düzenlenmiş zodyaktır. Batı astrolojisinin temeli bu zodyağa dayanmaktadır. Babillilerin sideral zodyağına karşı Yunanlılar tarafından geliştirilmiştir. Tropikal zodyağı ilk olarak Yunanlı astronom Hipparchus (M.Ö 2.yy) tanımlamıştır. M.S.100’lü yıllarda Claudius Ptolemy hazırladığı astronomi kitabında (Almagest) ve astroloji kitabında (Tetrabiblos) astrolojik bilgilerin toplanmasında tropikal zodyağı kullandığını belirtmiştir. Günümüz astrolojisinde en yaygın olarak kullanılan zodyaktır.

Sideral(Yıldız) Zodyak

Tropikal zodyağa göre daha eski dönemden gelen bir zodyaktır. Sideral zodyak üç çeşit olarak tanımlanır: 1.Babil zodyağı, 2.Hint zodyağı, 3.Astronomik zodyak. Babil zodyağı, orijin olarak normal yıldız sistemi ile başlanmış (M.Ö 7.yy), M.Ö 5.yy başlarında ya da 6.yy’da Babilli astronomlar tarafından, zodyak kuşağının sabit yıldızlarla ilişkili olarak 30° lik 12 eşit parçaya bölünmüş şekliyle tanımlanmış zodyaktır (Aldebaran-Antares aksı ile çalışır). Hint zodyağı, Hintli astronomların hemfikir olarak sideral zodyağı kabul etmeleri ve kullanmaları ile geliştirilmiş zodyaktır. 0° Terazi’deki Spika yıldızını esas alır. Ekinoksların presesyonuyla oluşan ilkbahar noktası ile sideral zodyak başlangıcı arasındaki fark ile çalışır. Bu farka bir hindu terimi olan Ayanamsha adı verilir. (Resmî hint sideral zodyağı için ayanamsha, 1983 yılına göre 0° Terazi’deki Spika için 23°36′ idi. İlkbahar noktası buna göre Hint zodyağının başlangıç noktasından 23°36′ farkla 6° 24′ Balık’a yerleşmişti).

Donald Bradley 1956 yılında  Güneş ve Ay’ın sideral Koç, Yengeç, Terazi, Oğlak burçlarına girişi üzerine yapılan istatistiksel araştırma çalışmalarında 1950 0h için ilkbahar noktasının boylamının sideral Balık burcunun 5° 57′ 28” şeklinde değiştirilmesi halinde dikkate değer astrolojik bulgular eldildiğini fark etti. (Amerikan Sideral Efemerisinde göre bu değer 5° 57′ 32” olarak kayıtlı). Bu yolla Bradley ilkbahar noktasının sideral zodyaktaki yerini belirleyen yeni bir tanıma vardı. Bu, Sinetik İlkbahar Noktası -Synetic Vernal Point- (SVP) olarak bilinir.

Astronomik Zodyak

Orijininde Babillerin yıldız zodyağından bağımsızdır. M.S 2.yy’da Ptolemy’nin, gözlemlerine dayanarak oluşturduğu yıldız kataloglarına göre tanımlanan zodyaktır. Zodyak kuşağı 12 eşit olmayan takımyıldızın boyutlarına göre bölünür. Ptolem’nin yıldız kataloğu yıldızların boylamlarını 0° Koç burcuyla (ilkbahar noktasıyla) başlayan tropikal zodyak açısından listeler. Ancak şekillerle gösterilen zodyak takımyıldızları ile matematiksel olarak tayin edilmiş mevsim zodyağının burçlarının aynı isimlere sahip olması, özellikle de  Ptolemy bu kataloğu tamamladığı sırada iki zodyağın tam olarak çakışmış olmaları  iki sistemin bir birine karıştırılmasına neden olmuştur. Bu katalogda resimler mevcut, ancak belirli bir sınırları tanımlı değildir. Aslında takımyıldızların şekillerinin karışıklığından ötürü bunları belirgin bir çizgiyle ayırmak kolay değildir. Bazıları uzun, bazıları az bir yerdedir. Bazıları geniş -örneğin Yılancı takım yıldızı- ve bir tarafı ekliptik üzerine binmiş ekstra takımyıldızdır. Bunların sınırlarının tayini daha sonralara kalmış olsa da Ptolemy’nin yıldız kataloğunun önemi büyüktür, bunun nedenlerinden biri, sonraki yıldız kataloglarına temel kaynak oluşturmasıdır. Özellikle 1928’de Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) tarafından kabul edilen göksel küredeki takımyıldızların resmî, modern tanımları ona dayanmaktadır.

Astronomik zodyağa göre takımyıldızların ekliptik üzerinde kapladıkları dereceler şöyledir : Koç takımyıldızı 24°, Boğa takımyıldızı 36°, İkizler takımyıldızı 28°, Yengeç takımyıldızı 21°, Aslan takımyıldızı 35°, Başak takımyıldızı 46°, Terazi takımyıldızı 18°, Akrep takımyıldızı 31°, Yay takımyıldızı 30°, Oğlak takımyıldızı 28°, Kova takımyıldızı 25°, Balıklar takımyıldızı 38° dir.

Astrolojide bu üç zodyak da kullanılmaktadır. Yaygın olarak tropikal ve sideral zodyaklarla çalışılmaktadır.

EKİNOKSLARIN PRESESYONU

Presesyon, dünyanın dönme eksenindeki çok yavaş bir yalpalama, koni hareketidir. Bunun nedeni güneş ve ayın çekim etkileri ve dünyanın şeklinin kusursuz bir küre değil üstten bastırılmış eğri büğrü bir portakal (geoid) şeklinde olmasıdır. Presesyon (yalpalama) hareketi yüzünden dünyanın ekvator düzlemi ile ekliptiğin  kesişme (ekinoks) noktaları  zodyak takımyıldızları arasında saat yönünde kayar. Bu hareketle Koç (ilkbahar) noktası zodyak takımyıldızları arasında yılda 50” (çember saniyesi), 72 yılda ise 1° geriye kayar. Aynı zamanda bu, belirli zaman periyotlarında dünya ekseninin gösterdiği yönün değişmesine de neden olur. Presesyonun periyodu -Tam bir daireyi (360°) tamamlaması için geçen süre- yaklaşık 26.000 yıldır.  Günümüzde dünyanın eksenin (kuzey kutbu) gösterdiği yön Küçükayı takımyıldızının sabit yıldızı  Polaris’tir. M.Ö.3000’lerde kutup yıldızımız Ejderha’nın Thuban yıldızı, M.Ö.13.000’lerde ise Çalgı takımyıldızının sabit yıldızı Vega idi. M.S 13.000’de de dünya ekseni yine Vega’yı gösterecek ve kutup yıldızımız da yine o olacaktır.

Presesyon hareketini Yunanlı astronom Hipparcus (M.Ö. 150) Keşfetmiştir.700 kadar yıldızın listesini çıkartmış ve yerlerini tespit etmiştir. Kendisinden 150 yıl önce yaşamış olan Timocharis in çıkarttığı listeleriyle kendisininkileri karşılaştırdığında böyle bir hareketin varlığını bulmuştur.

GERİ GİTME HAREKETİ (Retrograde Motion)

Tüm gezegenler güneşin etrafındaki yörüngelerinde batıdan doğuya doğru dönerler. Buna gezegenlerin direkt hareketi denir. Gerçekte her gezegen yörüngesinde hep aynı yönde ilerler. Ancak Dünya’dan bakan bir gözlemci için gerek yörüngedeki hızları gerekse dönme esnasındaki konumlarından ötürü arka plandaki zodyak içinde geriye doğru hareket eder gibi görünürler. Bu hareket tamamen Dünya’dan böyle görünür. Dünya’daki bir konumdan görünen gökyüzü ile ilgilendiğinden Astroloji için geri gitme hareketi  önemli bir fenomendir.

Genel olarak bir gezegen geri gittiğinde direkt gittiği zamana göre dünyaya daha yakındır. Yörüngeleri dünya ile güneş arasında bulunan Venüs ve Merkür gezegenlerinde (iç gezegenler) bu durumu gözlemlemek çok kolaydır. Alttaki A.şeklinde Venüs Dünya’ya en uzak noktadadır ve bu noktada hareket ederken dünyada duran birisinin bakış açısından, zodyakta ileri hareket ediyor gibi görünür. Tıpkı güneşin hareketi gibi. 1.Görüş doğrultusunda Venüs Koç’ta görünür, 2.de Boğa’da  ve 3.de de İkizler’de. (Şekilde gösterilen görüş doğrultuları 1,2,3 )

Diğer yandan B.şeklinde, Venüs Güneş ve Dünya arasındadır ve Dünya’ya yakın konumdadır. Venüs her zaman olduğu gibi kendi yörüngesinde ileri doğru hareket etmektedir (oklar yönünde). Ancak dünyadan göründüğü şekliyle sanki arka plandaki zodyağın önünde geriye hareket ediyor gibi görünür. B.şeklinde, Venüs 1.görüş doğrultusunda Boğa’nın son derecelerinde görünürken, 2.de Boğa burcunun ortalarında, 3.de ise sonlarında olduğu görülür.

Geriye gidiş hareketi dış gezegenlerde de (Mars’tan Pluto’ya kadar) kolayca izlenebilir. Bu gezegenlerin güneşe olan uzaklıkları Dünya’nınkinden daha fazladır ve yörüngelerinde ondan daha yavaş dolanırlar. Dünya kendi yörüngesini daha hızlı döndüğünden buradaki hareket tıpkı bir otobanda yavaş hareket eden bir arabayı sollayan daha hızlı bir araba gibi görünecetir. Hızlı giden arabadan bakıldığında (yani Dünya’dan bakıldığında), yavaş olan ileri doğru hareket ediyor olmasına rağmen geri gidiyor gibi algılanır.

Dış gezegenlerin geri gidişi

Tüm bu geri gidiş hareketi, Mars için aşağı yukarı 4 ay alır. Aynı şekilde, güneş sistemindeki diğer gezegenler de dünyadan bakıldığında aynı görünüşü sergilerler. Ancak geri gidiş hareketinin  tamamlanma süresi gezegenden gezegene farklılıklar gösterir.

Gezegenler bu ileri geri gidişleri sırasında çok kısa bir süre için duraksarmış gibi görünürler, bu duruma durağanlık (stationary) denir. Bu durumda görünen gezegene de durağan gezegen denir. Gezegen geri gitmeye başlamadan hemen önce ve geri gidiş hareketini tamamlayıp ileri gitmeye başlamadan önce durağan hale geçer.

Hazırlayan: Ayşem Aksoy

Close