8 Kasım 2022’de Türkiye saatiyle 14:02’de 16° Boğa’da Tam bir Ay tutulması gerçekleşiyor. Bu tutulma, Asya’dan, Avustralya’dan, Kuzey Amerika’dan, Avrupa’nın kuzey ve doğu kesimlerinden ve Güney Amerika’dan gözlemlenebilecek. İlk olarak 19 Kasım 2021’de 27° Boğa’da başlayan Boğa-Akrep aksındaki tutulmalar, bu seneyi 16 derece Boğa’da gerçekleşecek Ay tutulması ile tamamlıyor. (Önümüzdeki sene içinde aynı aksta iki tutulma daha gerçekleşecek- 28 Ekim 2023’e kadar sürecek). Ay tutulmalarının etki süresi yaklaşık 6 ay kadar sürer ve Dolunay’ın bir oktav büyüğü olması bakımından, daha çok duygusal ve özel yaşamımızı ilgilendiren konuları açığa çıkarır. Hızla açığa çıkan bu konularla ilgili de içsel ve dışsal olarak bazı değişimler ve düzenlemeler yapmamız gerekebilir. Tutulma Boğa burcunda gerçekleştiğinden, daha çok değer sistemlerimizin gözden geçirildiği, finansal anlamda kendimize çeki düzen vermemiz ve gerçekçi adımlar atmamız gereken bir dönemden geçebiliriz. Boğa–Akrep aksı, neleri muhafaza etmemiz neleri ise yaşamımızdan elimine etmemiz gerektiğini belirlememizi sağlayacak deneyimleri önümüze getirebilir. Aynı zamanda, sabit burç vurgusu (Boğa-Akrep) önceki tutulmaların tetiklediği veya ortaya çıkardığı konulara nasıl istikrar kazandırabiliriz veya bu mevzular ‘uygulanabilir’ veya maddi/duygusal yatırım yapmaya değer mi gibi soruları gündemimize taşıyabilir. Bu tutulma, başta 14°-18° Boğa–Akrep aksında olmak üzere, haritalarında diğer sabit burçlarda (Aslan-Kova) gezegenleri ve Köşe noktaları (ASC/MC vb.) olanları özellikle etkileyecek.
Tutulmada, Boğa’daki Ay-Uranüs partil (kesin) bir kavuşum halinde. Bu kavuşumun yöneticisi Venüs ise, hemen karşıda Akrep’te Güneş ve Merkür ile kavuşum halinde. Venüs burada ‘zararda’; dahası hem Merkür hem de Venüs Güneş’e konumları bakımından ‘yanık, yani oldukça güçsüz bir durumdalar. Uranüs etkisi, ani ve ‘hızlı’ bir şekilde hissedilebilir bir nitelikte, dolayısıyla yaşamda ani ‘değişiklikler’ yapma ihtiyacının artması (günlük bir rutini değiştirmek bile olabilir), sorunlara daha yaratıcı/buluşçu çözümler bulmak, şok edici/beklenmedik gelişmelerle önceden geçerli olan şeylerin geçersiz kılınması, isyan/başkaldırı ile aniden bir karardan caymak/yol değiştirmek ya da özgürlüğü göze alamayarak boyun eğmek, ihanet, öngörülemezliğin getirdiği huzursuzluk/gerilim ve özellikle duygusal/özel yaşamı daha ‘farklı’ bir şekilde organize etme ihtiyacı söz konusu olabilir. Hemen bu kavuşumun karşısındaki, Akrep’teki Venüs-Güneş-Merkür kavuşumu ise, kişisel isteklerimizi veya kararlarımızı hemen, anında uygulamaya koymak veya başkalarına kabul ettirmek konusunda zorlanacağımıza işaret ediyor. Kendi irademiz veya kontrolümüz dışında gelişen mevzular, işlerimizi sekteye uğratabilir ve bazı konuları yeniden değerlendirmeye alabiliriz. Maddi/manevi bağımlılık veya bağımsızlık temalarını (kendine yeterlilik veya başkalarına bağımlılık), yaşamdaki değer yargılarımızı, taahhütlerimizi (özel/profesyonel anlamda kendimizi bağlı hissettiğimiz yapıları), maddi veya psikolojik kaynaklarımızı yaşamda kullanış şeklimizi (kendi yararımıza olacak yoksa aleyhimize olacak şekilde mi kullanıyoruz?), yaşamımızda neleri sürdürmek neleri ise arkada bırakmak istediğimizi sorguladığımız bir dönemden geçebiliriz.
Akrep’teki ‘yanık’ konumdaki Merkür ise, iletişim kurma, muhakeme etme, öğrenme, tarafsız ve objektif bir şekilde bilgi toplayıp bu bilgileri olduğu gibi aktarma gibi fonksiyonlarını iyi ifade edemiyor. Bu konum aynı zamanda görünmeyen ve gizli kalmış konulara da işaret edebilir. Egonun/duyguların bir şeyi olduğu gibi algılamayı engellemesi, sadece görmek istediklerini görmek, iletişimde aksaklıklar, sorunlar, anlaşmazlıklar, yanlış anlamalar, yanlış bilgiler/haberler, hile ve manipülasyon gibi temalar söz konusu olabilir. Diğer yandan, Merkür’ün “bilinç” ve “bilinç dışı” arasındaki iletişimi de sağladığını düşünürsek, kendimizi ve olayları derinlemesine analiz etmek, araştırma yapmak, bilinç dışında kalmış duyguların, gizli/saklı konuların, sırların açığa çıkması ve derinlemesine anlaşılması gibi konular da gündemimize gelebilir. Ayrıca Akrep’teki Merkür-Güneş-Venüs kavuşumu ile Boğa’daki Ay-Uranüs kavuşumu, Kova’daki Satürn’e kare açı yaparak sabit bir t-kare oluşturuyor; Satürn ise bu t-karenin fokal gezegeni konumunda. Sabit t-karenin işaret ettiği gerilimin kaynağında, kendi bildiklerinde diretmek ve değişime direnmek var, dolayısıyla özellikle tutulmanın tetiklediği yaşam alanlarımızda, birçok anlamda direnç ve çatışma ile karşılaşmak olası. Fokalde bir hava burcunda (Kova’da) Satürn olunca da, önümüzdeki en büyük engeller düşüncelerimizi değiştirmekte zorlanmak ve kendi gerçekliğimizi, doğrularımızı veya kurallarımızı başkalarına dayatmak veya başkalarının bazı konuları bize dayatması söz konusu olabilir. Satürn’ün ‘kısıtlayan/daraltan’ enerjisiyle birlikte, dikkatimiz özellikle artık zamanı gelmiş ve acilen çözülmesi gereken konulara yönelebilir. Nerelerde sorumluluk veya görev bilinciyle, gerçekçilikle ve ciddiyetle hareket etmemiz gerekiyorsa, bu tutulma bu alanları özellikle vurgulayabilir.
Tutulmadaki Merkür-Güneş-Venüs kavuşumunun yöneticisi Mars ise 30 Ekim’de İkizler’de gerilemeye başladı. İkizler’de gerileyen Mars ise, Balık’taki Neptün’e ve Jüpiter’e kare açı, Kova’daki Satürn’e ise üçgen açı yapıyor. Bu dönem özellikle belirsiz koşulların yarattığı stresle baş etmek oldukça önemli çünkü içinde bulunduğumuz koşullar, bizi hemen sonuca/hedefe götürecek ve dolayısıyla ‘rahatlatacak’ şekilde destekleyici olmayabilir. Görünmeyen veya ‘bilmediğimiz’ başka etkenler (bilincimiz/bilgimiz dışında) iş başından olduğundan, olaylar iyice aydınlanana ve yol önümüzde iyice belirene kadar gözlemlemek akıllıca olabilir. Birçok anlamda ‘sınırsızlık’, abartıya eğilim, idealizm, hayallerle sürüklenmek, körü körüne inanmak ve kişiye zarar verecek derecede ‘iyimser’ olmak gibi temalar söz konusu olduğundan, gerçekçi ve sağduyulu bir bakış açısına ihtiyacımız var. Mars’ın Kova’daki Satürn ile olan üçgeni, bu nesnelliği ve gerçekçiliği devreye sokmamıza yardımcı olabileceği gibi, yetkin/profesyonel veya sağ duyusuna güvendiğimiz kişilerin desteğini alabileceğimize ya da doğru zamanlama/planlama yapabileceğimize de işaret edebilir.
Tutulmanın (Boğa’daki Ay’ın) Sabian Sembolü cümlesi ise şu şekilde: “Kılıçlar ile meşaleler arasındaki sembolik savaş”. Sembol, güç (kılıç) ile aydınlanma (meşale) arasındaki savaştan bahseder. Kişisel güçlerinizi kullanma tarzınız aydınlanmanıza, olgunlaşmanıza ve birçok anlamda gelişiminize engel olabilir. Bu yüzden sembol bir durumda başlangıçtaki ‘nedenlerinizi’, yani o işe neden ve hangi koşullarda başladığınızı unuttuğunuzu ve olayların siz dahil birçok alanda dönüşüm yarattığı gerçeğini göz ardı ettiğinizi söyler. Kılıcınızı (gücünüzü/yeteneklerinizi) uzunca bir süredir aynı tarzda kullanıyor, hiçbir yöntem değişikliği yapmadan ‘farklı’ sonuçlar bekliyor ya da artık kılıç kullanmanızı, aslında savaşmanızı gerektiren bir durum olmadığını anlamıyor olabilirsiniz. Eski koşullanmaların yarattığı yersiz korkular, önünüzdeki olayı doğru değerlendirmenize engel olur ve kılıcınız veya kalkanınızın artık görevlerini tamamlamış ve geçerliliklerini yitirmiştir. Sembol, size sürekli sorun yaratan ve kısır döngüye sokan bu içsel dinamiği bıraktığınızda gelen bir aydınlanmadan bahseder. Aslında dışarıya karşı değil kendinize karşı savaştığınızı ve artık savunmasız/aciz olmadığınızı anlamanız önemlidir. Ayrıca etrafınızdakilerin veya koşulların üzerinizdeki gücünü/etkisini de abartıyor olabilirsiniz. Bu sembol, her anlamda gerçekleri saptıran propagandalara, sahte güç gösterilerine, savaş bölgesine getirilen sevgiye/barışa ve kalemin/aklın/kalbin kılıçtan üstünlüğüne işaret eder. Tutunmak ile bırakmak arasında gidip geldiğiniz yerde, öncelikle olayları olduğu gibi ‘kabullenmek’ önünüzü aydınlatacak meşaleyi de yakmanıza neden olacaktır…
Astroloji Dergisi/Gözde Kara
Kaynaklar:
*Astroloji Dersleri, Barış İlhan
*Astrolojide Açılar, Sue Tompkins