Via Combusta’nın (Yanık Yol) Kökeni

Anthony Louis

Soru Astrolojisi astrologları, Via Combusta veya Yanık Yol’u Ay’ın zarar gördüğü bir yer olarak görürler. Örneğin Dorotheus, seçim astrolojisi ve The Corruption of the Moon: (Ay’ın Bozuluşu) hakkındaki kitap dizisinin beşincisinde şöyle yazar: “… Bunu bulduğunuzda, Ay’ın ve Efendisinin (Lord) durumu düzelene kadar, bir eyleme veya herhangi bir şeye başlangıç yapılmamalıdır.” Devamında Ay’ı bozan birtakım koşulları açıklamaya devam eder:

“Ay, seyir halinde alimlerin “yanık yol” dedikleri yolda (yanık yol ekvatorun ortası yani Terazi ve Akrep burcunda) ve bir burcun son derecelerinde ise, o zaman buna göre Satürn veya Mars hududundadır ve burçların sonunda yer alan hudutların hiçbiri bu ikisinin hududları kadar sert değildir” (Pingree çevirisi).

Seçim Astrolojisi üzerine yazan Abraham İbn Ezra ise şöyle diyor: “Ay’ı Terazi’nin 9. derecesinden sonuna kadar (Terazi’nin sonu ve Akrep’in başlangıcı olan) yanık yola yerleştirmemeye dikkat edin, zira bu, Ay’ın engellerle dolu olduğu en kötü halidir.”

Christian Astrology kitabında William Lilly şöyle yazıyor: “Ay’a dair hükümde bulunmak, bir burcun sonraki derecelerinde, özellikle de İkizler, Akrep veya Oğlak burcundayken ya da bazılarının söylediği gibi Via Combusta’dayken, yani Terazi burcunun son 15 derecesinde ya da Akrep burcunun ilk 15 derecesindeyken çok sağlıklı değildir.”

Modern astrologlarsa, bu “yanmış” Terazi-Akrep bölgesinin kötücül doğasının, “yanmış yol” tanımının Helenistik çağdan çok daha önce ortaya çıktığı antik Babil dönemindeki kötücül sabit yıldızların varlığından kaynaklandığını öne sürerler.

Al Biruni bu bölgeyi talihsiz olarak değerlendirir, çünkü gökteki iki ana ışık olan Güneş ve Ay’a baktığımızda, Terazi Güneş’in (Koç’ta yücelir) düştüğü burç, Akrep ise (Boğa’da yücelir) Ay’ın düştüğü burçtur.

Erken Hıristiyan geleneğinde, Zodyak kuşağı boyunca Boğa/İkizler takımyıldızlarından Yay/Akrep takımyıldızlarına kadar uzanan bir “yol” veya “nehir”e atıf vardır; ve bu, Via Combusta’nın izlediği yola bir hayli benzerdir. Kutsal Kitap’ta şöyle geçer:

22:1-2
“22 Ve bana, Tanrı’nın ve Kuzu’nun tahtından çıkan, kristal gibi berrak, hayat suyuyla dolu saf bir ırmak gösterdi.”

2 “Sokağın ortasında ve nehrin iki yanında, dallarında on iki çeşit meyvesi olan ve her ay bir meyve veren bir hayat ağacı vardı; ve ağacın yaprakları ulusların şifası içindi.” (Kral James İncili)

Bu pasaj, yılın her ayı için bir meyvesi olan hayat ağacı metaforuyla, cennetten inen ve zodyak kuşağını Boğa’dan Akrep’e kadar kesen, zodyağı her biri altı takımyıldızdan oluşan iki yarım daireye bölen Samanyolu’na bir gönderme gibi görünüyor.

Samanyolu’nun antik felsefedeki önemine dair büyüleyici bir çalışmasında Lynda Harris, birçok antik kültürde Samanyolu’nun dikey bir eksen veya ağaç ve cennete giden bir yol olarak kabul edildiğini belirtiyor. Ayrıca, MÖ 4. yüzyılda yazan Aristoteles’in, Samanyolu’nun süt benzeri bir madde akışı içerdiğini düşünmediğini, bunun yerine “Samanyolu’nun, Ay küresinin altında yer alan ‘kuru nefesin hafif ve sürekli yanması’ olduğunu” belirtiyor. Başka bir deyişle, Samanyolu’nun zodyak kuşağı boyunca izlediği rota, Aristoteles’e göre kuru nefesin sürekli yanmasıyla oluşan yanık bir yoldu.

Antik Yunan döneminin gezegenlerin Dünya etrafındaki görünür dairesel yolundan etkilenen diğer filozofları, Samanyolu’nu başlangıçta tasarlandığı gibi dikey bir eksen yerine bir daire olarak görmeye başladılar. Lynda Harris bu düşüncenin gelişimini şöyle anlatıyor:

“Fakat şekli ne olursa olsun, Samanyolu’nun (ya da Greko-Romen dünyasında söylendiği biçimiyle Samanyolu Çemberinin) bulutlu, beyaz renginin hesaba katılması gerekiyordu. Birçok antik mitoloji onu büyük ağaçla özdeşleştirilen tanrıçanın sütüyle ilişkilendirmişti. Büyük bir tanrıçanın sütüyle (‘gala’) mitolojik bağlantı birçok Yunanlı arasında devam etti ve Samanyolu’nun diğer adı olan ‘Galaksi’ye de yol açtı. Özellikle daha sonraki Greko-Romen dünyasında yaygın olan başka bir görüş, onun kül içeren bir biçimde resmediyordu. Bunlar, kayan bir yıldızın gökyüzüne doğru yaktığı kavrulmuş bir yolu veya güneşin yolunu işaret ediyordu.”

Özetle, antik astrolojide “yanmış yol” veya Via Combusta olarak adlandırılan yol, Babillilere göre Samanyolu’nun zodyak takımyıldızlarının çemberinden geçen yolu olabilir. Tropikal zodyağın benimsenmesi ve mevsime dayalı zodyak burçlarının kullanılmasıyla birlikte, Helenistik astrologlar tarafından Via Combusta’ya atfedilen boyutlar presesyonun düzeltilmesiyle (ekliptik boylamda), Babilliler tarafından Dünya’yı geçerken kullanılan orijinal boyutlara pekala karşılık gelmiş olabilir.

www.astronomy.com sitesinden alınan bu görüntü, eski Babil astrologlarına görünebileceği gibi, Samanyolu’nun Akrep ve Yay takımyıldızlarının arasından geçtiğini gösteriyor. Presesyon dikkate alındığında, Samanyolu ile zodyak takımyıldızlarının bu kesişimi, Helenistik astrolojideki tropik zodyakın “yanmış yolu”nun kökeni olabilir mi?

Yılancı takımyıldızının sol ayağı, ekliptiğin yakınındaki yanmış yolla temas ediyor.

Bu görüntüde Samanyolu’nun (“yanmış yol”) sideral zodyakta ekliptikle nerede kesiştiğini görebilirsiniz. Babil astrolojisi MÖ 2. binyıl dolaylarında başladığından beri, eğer bu bölge her 72 yılda bir yaklaşık bir derece sağa doğru tropikal zodyağa aktarılırsa, tropikal konum Helenistik astrolojinin icat edildiği zamandaki tropikal Terazi ve Akrep’in bazı kısımlarını kapsayacaktır.

Örneğin, “Akrep’in Kalbi” olan sabit yıldız ANTARES’i düşünün; bu yıldızın tutulum boylamı MS 2000 yılında 09 46 Yay iken, 1900’de tutulum boylamı 08 22 Yay’dır. Bu oranda geriye doğru projeksiyon yapan Antares (~ 2000 yılda 28 derece), Antares’in tutulum boylamı MS 0000 yılında 11 46 Akrep’e aitti ve 2000 yıl önce, Babil astrolojisinin başlangıcında (~ MÖ 2000) Antares’in tutulum boylamı şöyleydi: 13 46 Terazi — birçok klasik metindeki Via Combusta’nın yaklaşık başlangıç noktası…

Kalbinde Antares bulunan Akrep takımyıldızı.

Aşağıdaki tablo, Babil döneminden başlayarak her 2000 yılda bir Akrep takımyıldızındaki yıldızlarının yaklaşık tropikal konumlarını göstermektedir. Literatürde Via Combusta’nın çeşitli tanımları göz önüne alındığında, farklı yazarların farklı dönemlere ait metinlerden alıntı yapmış olabileceği düşünülebilir. Örneğin İbn Ezra, yanmış yolun “Terazi burcunun 9. derecesinden sonuna kadar” uzandığından söz eder; bu, Babil zamanlarında MÖ 2000 civarında Akrep burcunun yayılımıyla tutarlı bir dönemdir.

Facebook’taki bir tartışmada Kim Farnell’in Via Combusta (The Fiery Travels: Via Combusta) hakkındaki kitabından bahsediliyordu. Bu kitaba aşina değildim, ama yazar, Samanyolu ile ilgili bölümden şu alıntıyı yaparak yazılana nezaketle yanıt vermişti:

“Ruhların, son dinlenme yerlerini bulmak için, Samanyolu’nun çizdiği yol boyunca her iki uçtaki kapıları kullanarak seyahat etmeleri gerekiyordu. Bunun yerine geçici bir ışıkla aydınlatılan yolu seçerlerse doğrudan cehenneme götürülebilirler. Yani Via Combusta’nın işaretlediği yolu izlemişlerse. Onların belki de sütün geleneksel olarak akrep sokmasına karşı bir panzehir olduğunu hatırlamaları gerekir..” Kim Farnell

Dolayısıyla Kim’in görüşüne göre Samanyolu ve Via Combusta farklı yollardır.

Benim gündeme getirdiğim soru ise Via Combusta kavramının Batı uygarlığı tarihindeki Samanyolu fikrinden önce gelip gelmediğidir, çünkü Lynda Harris’e göre Samanyolu fikri çok daha sonraki bir gelişmedir. 1. yüzyılda yazan Helenistik astrolog Manilius bile hangi görüşü benimseyeceğine tam olarak karar verememiş. Örneğin, C.T. Cruttwell, Roma Edebiyatı Tarihi adlı eserinde Manilius hakkında şunları söylüyor:

“Samanyolu’na geçerken, o [Manilius] onun kökenine dair iki hayali teori ortaya koyuyor; bunlardan biri Phaethon’un gökkubbede yanmayla oluşturduğu yarık, diğeri ise Juno’nun göğsünden çıkan süt.

Phaeton, Güneş tanrısı Helios’un oğluydu. Bir gün babasının arabasını gezintiye çıkardı. Ateş püskürten atları kontrol edemeyince dizginleri bıraktı ve göklerde bir yol açtı. Zeus, Helios’un kontrolden çıkan yanan arabasının Dünya’yı yok etmesinden kurtarmak için Phaeton’u yıldırımla vurup öldürdü. Büyük olasılıkla Phaeton’un kontrolsüz arabasının neden olduğu kavrulmuş yol, Yanık Yol veya Via Combusta fikrinin kökeniydi, ancak görünen o ki Manilius, Samanyolu’nu da Phaeton tarafından çizilen bu yol boyunca seyahat ediyor olarak görüyor.

Türkçesi: Ezgi Aydın Korkmaz

Yazının orijinali: The Origin of the Via Combusta (Burned Path)?, Anthony Louis, 29 Ağustos 2016

Close