Zipporah Pottenger Dobyns
DWADLAR VE DEKANLAR
Astrolojik alfabede kullanılan yöntemlerden ikisi burçları dekanlara ve dwad’lara ayırmaktır. Dekanlar her burcu 10o’lik bölümlere ayırır. Dwad’lar ise her burcu 2,5o’lik bölümlere ayırır. Dekanların modern astrolojideki yorumuna göre her burcun ilk on derecesi –ilk dekanı- o burcun kendi enerjisini temsil eder. Aynı burçtaki ikinci on derecelik bölüm aynı elementten olan bir sonraki burcu temsil eder. Üçüncü dekan ise bu sırayı takip eden aynı elementin sonuncusunu temsil eder. Örneğin Koç burcunun ilk on derecesi, yani ilk dekanı, Koç özelliklerinin vurgulandığını gösterir. İkinci dekan aynı element sırasını takiben Aslan eğilimlerini, üçüncü dekan ise Yay eğilimlerini gösterir.
Dwadlar her burcu 2,5o’lik 12 eşit parçaya bölerek benzer ilkeyi temsil ederler. Bu 2,5’lik bölümlerle bir burç içinde bütün Zodyak temsil edilir. Örneğin Koç’un ilk 2,5’lik bölümünü yine Koç’un kendi saf enerjisi temsil eder. 2,5o–5o arasını Boğa, 5o-7,5o arasını İkizler 7,5o-10o arasını Yengeç temsil eder. 10 ile 12,5 dereceler arası ikinci dekanla aynı burçtur. Yani Koç’un 10 ile 12,5 derecelerini ikinci dekanıyla aynı olan Aslan temsil eder.
PLANETSEL DÜĞÜMLER
Planetlerin düğümleri astrolojinin temel alfabesinin bir başka çeşidi gibi görünmektedir. Örneğin Mars’ın düğümü Mars’ın özelliklerini, Venüs’ün düğümü de Venüs’ün özelliklerini taşır.
Planetlerin güney düğümleri genellikle ders alınacak ya da meydan okuyacak alanları gösterir ve daha gerilimlidir. Düğümlere başka planetler tarafından yapılan kesin açılar onların planetlerine yapılan zayıf açılar olarak da değerlendirilebilirler.
Düğümler Kitabı planetsel düğümlerin jeosantrik konumlarını verir. Bunun dışında çoğu kitap, nispeten durağan olan, heliosantrik konumları vermektedir. Tabii jeosantrik dünyadan göründüğü gibi, heliosantrik güneşten göründüğü gibi demektir. Eğer düğümleri bir başka gezegenin yörüngesinin dünyanın yörüngesi ile kesiştiği nokta olarak tanımlarsak, dünya kendi yörüngesinde dönerken planetsel düğümleri zodyağın farklı bölümlerinde görür. Bu özellikle içteki gezegenlerin, Venüs ve Merkür, düğümleri için geçerlidir. Bazen bunlar güneşle bir sıralanırlar, öyle ki kuzey ve güney düğümleri birbirleriyle ve güneşle kavuşum yaparlar.
Buna rağmen, eğer düğümleri iki yörüngenin kesişmesinin – sonuçta bir “düğümler çizgisi” oluşturmasının- sonsuza yansıtılması, dünya ve güneşin görüş açılarının birleşmesi olarak düşünürsek, heliosantrik düğümleri jeosantrik bir haritada kullanabileceğimizi görürüz.
SABİT YILDIZLAR
Eğer eski astrologlar bir büyük yıldıza bir ya da iki gezegenin niteliklerini yüklerken isabetli davranmışlarsa, astrolojik alfabeye katkıda bulunan diğer bir unsur da sabit yıldızlardır. Şimdiye kadar sabit yıldızların geleneksel astrolojinin verdiği anlamlardan başka değerleri çok fazla bilinmemektedir. Bu konuda yeni sayılabilecek çok fazla çalışma yapılmamıştır. Yapılan bazı çalışmalarla da sabit yıldızlar hakkında çoğu bilginin doğru olduğu göstermektedir, fakat yine de bu yıldızlar geleneksel astrolojinin tanımladığı kadar olumsuz etkilere sahip olmayabilirler. Bu yıldızlarla ilişkilendirilen olaylar artık o dönemlerdeki kadar yaygın değiller. Günümüzde parlak bir yıldız bir çeşit baskınlığa işaret etmektedir, ancak bu vurgunun olumlu mu olumsuz mu olacağı bireyin farkındalık derecesiyle orantılıdır. Astrolojide her unsurun olumlu alternatifleri de söz konusudur.
MİDPOİNTLER (ORTA NOKTALAR) VE ARAP NOKTALARI
Midpointler ve Arap noktaları astrolojinin değerli iki unsurudur. Bunlar haritadaki başka faktörler kullanılarak elde edilirler. Bu ilave unsurlar hakkında birçok bilgi bulunmaktadır. Genel olarak Midpointler ve Arap noktaları türetildikleri unsurların bir kombinasyonu olarak okunabilirler. Örneğin Güneş–Ay midpointi Güneş–Ay kavuşumunun daha zayıf hali olarak değerlendirilir ve Güneş/Ay olarak yazılır. Midpointler bir planet, asteroid, köşe noktası vb gibi unsurlardan açı aldıklarında etkileri açığa çıkan gizli potansiyellere benzerler.
Arap noktaları haritadaki iki unsurun birbiriyle toplanması ve üçüncü unsurun bu toplamdan çıkarılmasıyla elde edilir. Arap noktaları toplanan unsurların birleşiminin çıkarılanın etkisi olmadan bulunduğu bir noktayı temsil ederler. Örneğin astrolojide en çok kullanılan Arap noktalarından Şans Noktasını (part of fortune) ele alalım. Ay ve Yükselen’in dereceleri toplanması ve Güneş’in derecesinin bu toplamdan çıkartılmasıyla elde edilir. (Şans noktasının adı Latince fortuna dan gelmektedir. Bu kelime yanlış telaffuz edilerek fortune (şans) olarak söylenegelmiştir, Latince’de fortuna kader , yazgı anlamına gelmektedir.) Şans Noktasının burcu veya evi aslında kendi doğalarında şanslı ya da şanssız değildirler. Bunlar yaşamın başlangıcında, Güneş’in engin ego dürtüsü işlev görmeye başlamadan önce bulunan otomatik alışkanlık modellerini veya yetenekleri veya eğilimleri temsil ederler. Güneş’i bütün potansiyeli ile kullanmaya doğru yapılan yolculuk Şans Noktasının vurguladığı alanların daralmasına neden olur. Tabii Güneş ve Şans Noktası arasında açı bulunuyorsa Şans Noktası aktivitesi hayat boyu büyüyerek sürebilir.
Arap noktalarının bu özelliği (toplanan unsurların çıkarılanın etkilerinden bağımsız olarak değerlendirilmesi) Yükselen ve Alçalan derecelerinin toplanıp Venüs derecesinin çıkartılmasıyla elde edilen Evlilik Noktası hakkında şu soruyu akla getiriyor: aşkın veya mutluluğun bulunmadığı bir evlilik?
ALFABE ÇORBASININ HAZIRLANIŞI
Geçtiğimiz bölümlerin hepsinde bizim yaşayan bir insanoğlu bulmayı arama amacımızı başlangıçta tehdit eden çok ayrıntılı unsurlar üzerinde durduk. Bu ayrıntıların senteze katılma denemelerini tartıştık. Bundan önceki astrolojik ikilem adlı yazıda özgürlük-yakınlık ikileminin görülebileceği çeşitli durumlar üzerinde durmuştuk. Astrolojik alfabede yaşamın sadece bir yönünü vurgulayan buna benzer daha bir çok kombinasyon veya zıtlık mevcuttur. Hayatın on iki parçasını her biri dört harften (gezegenler, burçlar ve evler) oluşan üç ana başlık altında toplayabiliriz. İlk dört harf kişisel ihtiyaçları temsil eder. Buranın vurgusunu taşıyan insanlarda spontan ve çocuksu eğilimler göze çarpar. Hayat bu insanlar tarafından yeni, taze ve karmaşık olmayan bir şekilde algılanır. Zodyak’ın ikinci dörtlüsü kişilerarası ilişkilerdeki kapasiteyi ve ihtiyacı temsil eder. Buranın vurgusunu taşıyan insanlarda aile ve evlilik kavramı ağırlık kazanır. Aslında Yengeç , Ay ve Dördüncü evin kişilerarası harflere dahil edilmesi gerekir. Yengeç başlangıçta annesini arayan bir bebek, olgunluğunda ise bebeğini arayan bir anne gibidir. Temel aileden kendi ailesine geçerken bağımlılık beslemeye dönüşür. Buna karşılık Başak’ta böylesi kişisel hislerin eksikliği görülür. Burada esas amaç işi etkili bir şekilde yapmaktır. Başak iş ilişkilerini, iş arkadaşlarını ve bizim için çalışanları temsil eder. Zodyak’ın son dörtlüsü hayatın kişisel olmayan yönünü işaret eder. Burada İkizler’in “şimdi ve burada”sının ötesinde kısmen soyut bir yol ve soyut bir öğrenim içinde toplumla ve insanlıkla bütünleşiriz. Kişisel planetler ya da burçlar kişisel olmayan evlerle veya benzeri kombinasyonlarla buluştuğunda birey kişilerarası ilişki ihtiyacını insanlığa hizmet ederek gidermeye çalışabilir.
Özgürlük (kişisel ilişkilerde çok az bağ ve zorunluluk) ve yakın ilişkiler ihtiyacı arasındaki zıtlık, astrolojinin “özgür” harfleri (Koç, Yay, Kova) veya kişisel ilgi gerektiren burçlar (Yengeç, Aslan, Terazi, Akrep) vurgulandığında bir ikilem olarak görülmektedir.
Bütün toprak harfleri fiziksel dünyaya etki eden unsurları temsil ettiği halde özellikle 6.(Başak) ve 10.(Oğlak) harfler saf erdemin sembolü olan, işçiyi sembolize ederler. Fakat Başak ve Oğlak, Akrep’le birlikte astrolojinin “obsesif-kompulsif” üçlüsü olarak da düşünülebilir. Üçü de düzen ve organizasyona aşırı ihtiyaç duyarlar. Aşırıya kaçıldığında her şeyin yerli yerinde olmasını istemek takıntıya dönüşebilir.
Ciddi kaygı, depresyon, fobi vb rahatsızlıklar 4. (Yengeç) , 10.(Oğlak) ve 12.(Balık) harflerin kombinasyonlarıyla ilintilidir. Yengeç ve Balık başka faktörlerle güçlendirilmediklerinde güvence için etkilenmediği sürece başkalarına ihtiyaç duyarlar ve yetersizlik ve güvensizlik duygularıyla kaygılanırlar. Yaşama sınırlar koyma gücünün anahtarını elinde bulunduran Oğlak aynı zamanda içsel kaygının da izlerini taşır. Eğer bağımlılığı arttıran su faktörleriyle birlikte Oğlak,10.ev ve Satürn aşırı vurgulandıysa birey depresyon, baskı ve ciddi bir kaygıya maruz kalacaktır. Bunun en iyi panzehiri bireyin içindeki yaşama veya kendine olan inancı simgeleyen ateş elementidir. Hava elementi de duruma rasyonel, mantıklı ve zekice çözüm bulabilme yeteneğiyle faydalı olabilir.
Bir başka kombinasyon da 2.(Boğa) 7.(Terazi) ve 12.(Balık) harfler arasındadır. Bunlar güzellik aşkının ve bunu yaşamda yaratma kapasitesinin anahtarıdırlar. Venüs, yönettiği burçlar ve evlerle insani aşkı, zevki ve güzelliği simgelerken Neptün, Balık ve 12.ev sonsuz güzelliği ve aşkı sembolize eder. Bu unsurların kombinasyonu gerçekten yaratıcı sanatçılara işaret edebilir. Buradaki tehlike aşkı idealize ederek ona bir insan ilişkisinin kaldırabileceğinden daha fazlasını yüklemeye çalışmaktır.
İleri düzeyde bir mekanik kabiliyet Mars, Merkür ve Uranüs kombinasyonlarında görülür. Bu durumda modern teknolojiye ve aletlerinin kullanımına olan ilgi artar. Mars-Merkür karşılaşması dilde ve zekada kılıç keskinliği yaratır. Jüpiter-Merkür kombinasyonunda birey bedeli ne olursa olsun doğruluk peşinde koşar. Mars-Jüpiter bir sporcuya ve kumarbaza işaret eder.
Zekaya işaret eden birçok kombinasyon vardır. Bütün hava unsurları, Başak ve Yay kombinasyonları buna dahildir. Bütün su unsurları ilişki kurma, bilinçaltı, ruhsal kabiliyet ve ruhsal iyileştirme potansiyeli taşırlar. Ateş elementinin yaratıcılığından söz etmiştik. Fakat bu ancak yaşamlarına ve kendilerine olan inançla mümkündür. Kendi merkezlerinden, bireyliklerinden gelen eğilimle hareket etmelilerdir.
BİR KEZ YETERLİ Mİ?
Astrolojide temel gerçeklerden birisi karakterde önemli olan her hangi bir yönün haritada birden fazla yerde vurgulanarak tekrar edileceğidir. Bir harita içinde aynı sonucu veren yedi sekiz unsura rastlayabilirsiniz.Astroloji belki de insanoğlu tarafından bulunup geliştirilen en karmaşık “hayatı tanımlama” metodudur.Size sonsuz büyümenin cazibesini sunar.gören gözler için ve kavrayan akıllar için hayatın aynasıdır.
Çeviren: Zekai Kardaş
Not: Yukarıdaki yazı Zipporah Pottenger Dobyns’in Finding the Person in the Horoscope isimli kitabından alınmıştır. Zipporah Pottenger Dobyns antropoloji okumuş, klinik psikoloji alanında doktora yapmış ve 1960 yılında AFA sınavından astroloji sertifikası almıştır. Onaltı ülkede seminer vermiştir. Birçok kitabı ve makalesi yayınlanmıştır. 40 yıldır danışmanlık yaparak, yazarak, öğreterek astroloji pratiğinin içinde yer almaktaydı. 2003 yılında vefat etti.