
Pek çoğumuz, yeni doğan Ay’ı izlemekten hoşlanır, bundan zevk alırız. Pek az doğa olayı bu kadar romantiktir.Özellikle Ay, Dünya’ya en yakın ve çıplak gözle en iyi görülebildiği için hemen hemen herkesin ilgi oldağı olmuştur. Ay’ın değişik evreleri günümüze kadar ilgiyle gözlenmiş ve büyük küçük hepimizde merak uyandırmıştır. Yeni doğan Ay, bu sırada kan kırmızı göründüğü gibi, oldukça da büyüktür. Bu göz yanılsaması, yani Ay’ın ufka yakınken daha büyük görünmesi, Aristo’dan Leonardo da Vinci’ye kadar pek çok filozofun ilgisini çekmiştir. Aslında o zamanlarda da bu olayın bir göz yanılsaması olduğu biliniyor ama nedeni bilinemiyordu.
1960 yıllarında, Lloyd Kaufman ve Irvin Rock adlı iki bilim adamı, ”görünür uzaklık kuramı” diye bir kuram geliştirdiler. Bu kurama göre, beynimizin uzaklık belirleme mekanizması, Ay ufka yakın olduğunda ve gökyüzünde yüksekte bulunduğunda farklı çalışıyordu. Ay ufka yakın olduğunda, görüş alanında başka cisimler de olduğundan, beynimiz onu bu cisimlerle karşılaştırarak daha uzak olarak algılıyor. Bu, beynimizin otomatik olarak yaptığı bir işlem. Örneğin, uzaktaki bir ağaca baktığımızda, ağaç uzaklığı nedeniyle gözümüze çok küçük göründüğü halde, beynimiz onun gerçek büyüklüğünü hesaplayabiliyor. Bu, geleneksel varsayıma aykırı bir düşünce; çünkü, Ay büyük göründüğünden daha yakın gibi gelir bize.
New York, Long Island Universitesi’nden Lloyd Kaufman ve IBM Almadan Araştırma Laboratuvarı’ndan James Kaufman, bu göz yanılsamasını çözmek için bir deney yaptılar. Deney, gerçek gökyüzü altında, sanal Ay’larla yapıldı. Gözlemciler, yarıgeçirgen aynalardan hem gökyüzünü ve ufku, hem de sanal ay görüntülerini görebiliyorlardı. Deneylerde iki Ay görüntüsü kullanıldı. Bu görüntülerden herbiri, iki ayrı projektörden gelen görüntülerle oluşturuluyordu. Böylece üç boyutlu bir Ay görüntüsü oluşturulabiliyor; ayların uzaklıkları değiştirilebiliyordu. Ayrıca, deneyi yapanlar, sanal ayların gözlemcilere tam olarak ne kadar uzak göründüklerini ölçebiliyorlardı.
Deneyde, aylardan birisi sabit bir uzaklığa yerleştirilmişti ve her bir gözlemciden öteki ayı sabit ayın uzaklığının tam yarısı uzaklığa yerleştirmesi istendi. Bunu, bir el kumanda aletiyle yapabiliyorlardı. Deney, ay ufka yakınken ve uzakken tekrarlandı. Deneyde, ayların büyüklüğü sabit tutuldu. Deneyin sonucunda, denekler, her seferinde ufka yakın ayı, yüksektekine göre daha uzağa ( yaklaşık dört katı kadar) yerleştirdiler. Yani, ufka yakın olan Ay, gözümüze daha yakın değil; gerçekte daha uzak görünüyordu.
Hazırlayan: İLKER EM