GÜNEŞ TERAZİ’de

Terazi burcu zodyakta insan veya hayvan figürüyle değil de mekanik bir aletle temsil edilen tek burçtur. Sembolü bir ölçü aleti olan kantar-terazi aletidir. Eski zamanda Mısırlılar için Terazi’nin kantarının önemi büyüktü. Ölüm zamanı geldiğinde tanrıça Maat bir kefeye kişinin ruhunu diğer kefeye de bir tüy koyardı. İbre belli belirsiz de sapsa ruh taşıdığı bu ekstra yükü bırakmak amacıyla tekrar hayata dönmek zorundaydı. Terazi’nin hayattaki ilk hedefi kantarı dengede tutmak ya da ruhları ölümden sonraki alemlerine hazırlamaktı. Terazi burcuna astronomik açıdan yaklaştığımızda da yine bir denge unsuruyla karşılaşırız. Mevsim zodyakında (tropikal zodyak) sonbahar ekinoksu burcu olarak Terazi gece-gündüz eşitliğiyle başlar. Diğer bir ekinoks burcu olan Koç’tan farkı eşitliği ışığın (gündüzün) egemenliğine doğru bozan Koç’un karşıtı olarak karanlığın (gecenin) egemenliğini başlatmaktadır. Bu anlamda Koç kolektiften ayrılmak ve kişisel olanı başlatıp geliştirmekle ilgilenirken, Terazi kendini kolektife katmakla ilgilidir. Öncü niteliğiyle ilk adım olarak önce karşısındaki kişiden başlayarak ‘başkası bilinci’ni edinerek ileride grupla, toplumla ilişkilerin gelişeceği diğer bir hava burcu olan Kova’ya zemin hazırlar. Bu bakımdan kendisiyle karşıdakinin arasındaki ilişkiyi ayarlamak, aydınlığın yanına karanlığı koyarak eşitlik içinde bir arada bulunabilmek peşindedir. Bunu da hakları gözeterek, alma-verme dengesi kurarak, Başak’tan gelen hasat ürününü ölçüp biçerek, herkesin ihtiyacına göre paylaştırarak yapar.

Yazan: Ayşem Aksoy

Close