İKİZLER
“OLMAYA DEVLET CİHANDA BİR NEFES SIHHAT GİBİ”
Kanuni Sultan Süleyman’nın bu anlamlı sözü, gerçek mutluluğun”SAHİP OLMAK” değil sadece “OLMAK” olduğunu doğrular gibi. Doğarken emanet aldığımız nefesi ölürken teslim ederiz. Yaşarken ise pek kıymetini bilmeyiz. Bu öylesine doğal işleyen bir süreçtir ki çok ciddi bir sorun yaşamadıkça nefes alıp vermenin ne kadar büyük bir nimet olduğunun farkına bile varmayız. Bir orkestra şefi gibi solunum ve sinir sistemimizi idare eden Merkür gezegeni ve yönettiği İkizler burcunu tanıdıkça bu gerçeğe daha yakından tanık olacağız.
İKİZLER BURCU DERECELERİ:
1. Trachea: Soluk borusu (Trakea)
2. Oesphagus: Yemek borusu
3. Upper right pulmonary lobe (Appendicitis): Sağ üst akciğer lobu,Kör bağırsak iltihabı (Apandisit)
4. Lower right pulmonary lobe: Sağ alt akciğer lobu
5. Upper left pulmonary lobe: Sol üst akciğer lobu
6. Lower left pulmonary lobe (Morbid fears, pneumonia):Sol alt akciğer lobu, Hastalanma korkusu, Zatürre (Pnömani)
7. Apex of lungs (Heart): Akciğerlerin uç kısmı, Kalp
8. Bronchi (Eyesight): Soluk borusunun alt tarafta ikiye ayrılması ile oluşan iki adet tüp şeklinde oluşum, Görme duyusu (Sadece Gözbebeği)
9. Pulmonary arteries (Rheumatic fever): Akciğer arterleri, Ateşli romatizma
10. Hilum of lungs (Enteric fever): Akciğer hilusu (Akciğerlerden damar, sinir ve akıtıcı kanalların çıktığı yerler), Bağırsak humması (Tifo)
11. Thymus gland: Timus bezi (Soluk borusunun önünde yer alır, büyüme ve antikor yapımıyla ilgilidir. Bu bez çocukların iskeletinde Ca tuzlarının birikmesini ve kemiklerin gelişmesini sağlar.)
12. Tracheal mucosa: Soluk borusu mukozası.
13. Pulmonary veins (Rheumatic fever): Akciğer toplar damarları, Ateşli romatizma.
14. Clavicle (Collarbone): Köprücük kemiği
15. Scapulae (Shoulder Blade): Kürek kemiği
16. Pleura: Göğüs zarı (Plevra)
17. First rib: Birinci kaburga
18. Second rib (Chronic glomerulonephritis, asthma): İkinci kaburga, Kronik böbrek glomerül iltihabı, Astım.
19. Laryngeal muscles: Gırtlak kasları
20. Third rib: Üçüncü kaburga
21. Arm muscles (Enteric fever): Kol kasları, Tifo
22. Upper arm (Appendicitis, Insanity): Üst kol, Apandisit, Delilik (Cinnet)
23. Head of the humerus (Spine):Kol kemiği başı (Dirsekten omuza kadar olan kemik – Pazı kemiği), Omurga
24. Olecranon: Dirsek çıkıntısı (Olekran)
25. Radius (Nervous debility): Ön kol kemiği (Döner kemik -Radyus), Sinir zayıflığı
26. Wrist bones (Suicide): Bilek kemikleri, İntihar
27. Fingers: Parmaklar
28. Metacarpal bones (Tuberculosis): Tarak kemikleri (Metakarpa), Tüberküloz.
29. Fourt rib: Dördüncü kaburga
30. Fifth rib: Beşinci kaburga
Kaynak:*Medical Astrology (Jane Ridder-Patric)”
Merkürİkizler ve Başak burçlarının yönetici gezegenidir. Uranüs’ün bir oktav küçüğüdür. Etkileri Uranüs’e benzer fakat daha düşük derecededir. Merkür Güneş’e en yakın gezegen olması nedeniyle sistem içinde kilit rol oynar. Güneş’in komutlarını diğer gezegenlere ilettiği gibi, diğer gezegenlerden topladığı bilgiyi de Güneş’e iletir. Tartışmasız bir elçidir. Bilgi alışverişini çok hızlı bir şekilde yapar. Aslında o “nötr” bir gezegendir. Fakat madeni “civa” gibi bulunduğu kabın şeklini aldığı için “tarafsızlık” ilkesini koruması oldukça güçtür. Eğer Güneş’le olan kavuşumu 30 dakikadan azsa “Cazimi” (gezegenin kendine özgü bir kimliği olmaması), 30 dakika ile 3 derece arasındaysa “Combust/Yanık” (gezegenin Güneş’ten bağımsız davranamaması) diye adlandırılır ve bir casus gibi Güneş’in hesabına çalışabilir. Diğer gezegenlerle olan açıları uyumsuz ise o zaman da bilgiyi çarpıtarak merkezi yanıltması olasıdır. İki türlü de oynayabilir. Tıpkı bir Bukalemun gibi renkten renge girerek sistemin işleyişini alt-üst edebilir. Bir önemli faktör de Merkür’ün açısız kalması ya da en azından majör açı desteğinden yoksun olmasıdır. Bu durumda iletişim hattı kesintiye uğrayabileceği gibi kopma riski de taşır.
BAŞLICA ORGANİK FONKSİYONLARI:
Sinir Sistemi: İnsanda sinir sistemi 2 ye ayrılır;1-Merkezi Sinir Sistemi; a)Beyin, b)Omurilik. 2-Çevresel Sinir Sistemi; a)Somotik Sinir sistemi, b)Otonom sinir sistemi. O da kendi içinde 2 ye ayrılır; a)Sempatik sinir sistemi b)Para Sempatik sinir sistemi. Merkür hem merkezi hem de periferik (çevresel) sinir sistemi hakkında söz sahibidir. Çünkü hem beynin emirlerini bedenin her köşesine taşır (Efferent nöron) hem de bedenin duyumlarını beyne taşır(Afferent nöron). Beyinle diğer organlar arasında sinir bağı kurarak iletişimde bulunur. Bu nedenle her hastalıkta Merkür’ün parmak izine rastlamak mümkündür. Eğer iyi konumda ise ve uyumlu açılara sahipse hastalıklara maruz kalsak bile kolayca atlatabiliriz. Fakat kötü konumlanmışsa ve sert açılara sahipse hastalıklarla başa çıkmakta zorlanabiliriz. Merkür’ün sebep olduğu belli başlı sinirsel rahatsızlıklar; Nevrasteni (Heyecandan doğan sinir zayıflığı), Nevralji (Hissi sinirlerin ağrısı), Frenit (Çılgınlık,Bilinç kaybı) dır. Merkür’ün Güneş’le olan ilişkisi bir erkeğin ergenlik çağını,Ay’la olan ilişkisi de kadının ergenlik çağını anlatır. Eğer Merkür’ün Ay ile sert etkileşimi varsa bellek bozukluğu görülebilir. Ayrıca zihinsel ve duygusal idareyi altüst ederek, üzüntü ve kaygının hakim olmasına yol açabilir. Venüs ile olan sert açılarında iç salgı bezlerinin ve toplardamar sisteminin sinir bağlarında tahribat yapabilir. Mars’la olan sert açılarda sinir dokularının iltihabı ya da tümörü, aşırı hassaslık ve titizlik, kasların spazmlı kasılması, seyirmesi ve refleks bozuklukları görülebilir. Uranüs’le olan sert açılarda paraliz, felç, delilik, Neptün’le olan sert açılarda sinir zayıflığı ya da sinir felci, mantık dışı korku, his ve imgeleme noksanlığı. Pluto ile olan sert açılarda ise çok daha ağır tahribat söz konusudur. Deşifre eden, keşfeden keskin zeka olumlu yöne kanalize edilemezse tüm sinir sistemini ve metabolizmayı çökertebilir.
Solunum Sistemi: Bu sistem; Burun boşluğu, Gırtlak, Soluk borusu ve Akciğerlerden oluşur. En çok görülen hastalıklar; Verem, Astım, Boğmaca, Saman nezlesi ve Öksürük tür. Seyrek olarak da “VURGUN”(Caisson);dur. İnsanlar yüksek hava basıncının etkisinde kaldıklarında, havanın içindeki başlıca gazlardan olan oksijen ve azot (nitrojen), artmış miktarlarda kanda ve doku sıvıları içinde erir. Basınç çok çabuk alçaltılırsa, bu gazlar eriyik halinden açığa çıkıp, kan ve doku sıvıları içinde kabarcıklar oluştururlar. Bunlardan oksijen hemen kullanılır. Fakat kimyasal aktivitesi az olan azot gazı kabarcıkları ise, bu sıvılarda saatlerce kalır ve kılcal damarları tıkar. Felç ya da ölüme neden olur.
Tiroid bezi: Merkür aynı zamanda insanın çocukluk evresinde, özellikle büyümesinde etkilidir. Bu bezin salgıladığı “Tiroksin” hormonu da hücrelerin bazal metabolizma faaliyetlerinde kullandıkları oksijen miktarını ayarlar. Fazla salgılanırsa metabolizma hızlanır, az salgılanırsa metabolizma yavaşlar. Gelişme devresinde az salgılanması “Kretenizm cüceliği”, ergenlik döneminde az salgılanması “miksodem” denilen bozukluğa yol açar.
Konuşma ve işitme yeteneği sağlayan organlar:Bu organlarla ilgili en önemli hastalıklar; Sağırlık ve Dilsizliktir. Mutism; 1)Konuşma yeteneğinin olmayışı, dilsizlik. 2)Bazı akıl hastalıklarında görülen hastanın konuşmamakta direnme göstermesi haldir. Afazi; Beyindeki ilgili alanların yıkımı sonucu, konuşma veya konuşulanı anlama yeteneğinin kaybolmasıdır. Disleksi; Bir çeşit öğrenme bozukluğu olmasına rağmen çoğunlukla zeka geriliği ile karıştırılır. Böyle olmadığının en önemli kanıtı; Bilim adamı Albert Einstein ve Sanatçı Leonardo da Vinci dir. Disleksi’nin başlıca sebepleri; Doğum öncesi (Yetersiz beslenme, annenin geçirdiği enfeksiyonlar, ilaç kullanma) Doğum sırasında (uzun ve zor doğum, plesanta ve göbek kordonu anomalileri) Doğum sonrası (Doğumdan sonra nefes alana kadar geçen sürenin uzunluğu, erken yaşta ateşli hastalık, başa hızlı darbe ve kalıtsal sebepler. Genetik uzmanları 6 numaralı kromozomdaki bir genin disleksiye neden olabileceği üzerinde duruyorlar. Disleksinin en tipik belirtileri; harfleri ya da rakamları ters algılarlar, Okurken ya da yazarken kelimeleri atlarlar, Uzaklık derinlik algısında sorunlar yaşarlar (Bu nedenle eşyalara çarparlar, sık sık düşerler). Yön tayinleri çok zayıftır (Sağ ve sollarını karıştırırlar). Benzer sesleri söylerken zorlanırlar (örneğin soba yerine sopa, pasta yerine basta derler). Dalgın ve dikkatsiz olurlar, zor hecelerler, sembolleri karıştırırlar. Cümle kurmakta zorlandıkları için kendilerini ifade etmekte güçlük çekerler, önce, dün, bugün gibi kavramları karıştırırlar. Arkadaşlarıyla ilişkileri sorunludur, kendilerini yalnız hissederler. Değişikliklere uyum sağlayamazlar. Huzursuz olurlar. Normal eğitime değil özel eğitime ihtiyaç duyarlar. Disleksi probleminde Merkür’ün doğum haritasındaki yeri ve bağlantıları çok önemlidir. Bilhassa Satürn ve Ay bağlantısı. Ayrıca Neptün ve Balık teması da önemli rol oynar. Balık burcu derecelerini işlerken Einstein’nın doğum haritasında Disleksi’yi daha detaylı inceleyeceğiz. Bu bölümle ilgili bir önemli sorun da Kekemelik tir. Satürn sert açılarının etkili olduğu düşünülmektedir.
Omuzlar, Eller, Parmaklar: İkizler burcu sembolüyle doğru orantılı bir şekilde çalışır. Bedende genellikle ikili organları temsil eder.(Akciğerler ve Gözbebekleri de bu katagoriye dahildir. Ayrıca cinsellikte de Biseksüellik verebilir.)
Kaburgalar: Merkür aynı zamanda kısa yolculukları ve günlük trafiği de yönettiğinden meydana gelen kazalarda kaburga ezilme ve kırılmalarına meyil verir.
Tansiyon:Kan basıncının en yüksek olduğu an, kalp kasılması (Sistolu), en düşük olduğu an ise kalp gevşemesi (Diastolu) zamanıdır. Sağlam bir genç erişkinde sistolik (en yüksek) basınç,120mm.Hg (civa) diastolik (en düşük) olanı ise 80 mm.Hg (civa) basıncına eşittir. Bu durum 120/80 basınç olarak belirtilir. Basınç ayarını yapan CİVA da Merkür’ün yönettiği metaldir.
Bulaşıcı hastalıklar ve Parazitler: (Başak Burcu bölümünde anlatılacak)
Mide, Karın, Bağırsak rahatsızlıkları:(Başak burcuyla ilgili)
Kramplar, Paraliz ve Felç: Mars ve Uranüs sert açıları etkilidir. Burada önemli bir noktaya değinmekte yarar var; Burç ve Gezegenlerin hastalıklara olan etkisini anlatırken mecburen sinerji kullanıyoruz ama bir hastalık oluşumu için haritanın bütününü en ince ayrıntısına kadar incelemek gerekir. Belirlenen burç ve gezegen etkileri pek çok kişide bulunabilir ama herkeste hastalığa yol açmaz. Bu konuda gezegenlerin dereceleri, bulundukları burç ve ev pozisyonları kadar natal açılar, transit ve progres açılar da önemli rol oynar. Ayrıca bir Astroloğun görevi sadece bulgularını açıklamaktır. Teşhis koymak ve tedavi etmeye kalkmak onun görevi değildir. Bunu ancak tıp eğitimi almış bir hekim yapabilir. Eğer o hekimin astroloji bilgisi varsa kuşkusuz bu onun bilgi ve donanımına büyük zenginlik katar.
Gazlar: (Oksijen, Nitrojen, Karbondioksit / Başak burcunda tekrar değinilecek)
BAŞLICA PSİKOLOJİK FONKSİYONLAR:
Kıvrak zeka, Hızlı kavrayış
Sinirlilik, Huzursuzluk, Uykusuzluk
Aşırı merak, Aşırı hareketlilik
Entelektüellik, Hızlı iletişim
Dikkat dağınıklığı, Kafa karışıklığı: Ay ve Neptün açıları dikkat çekicidir (Özellikle karşıt açı -180 derece).
Maymun iştahlılık, Yüzeysellik
Muzip ve Hazır cevap halleri
Düzgün ve Akıcı konuşma: Bilhassa Mars’la uyumlu açıları.
Mimikler, Tikler: Mars ve Uranüs sert açıları
Ticaret yeteneği, Pazarlama ustalığı:
Yazma yeteneği (Sözcüklerle ustaca oynama): Yaradılışına aykırı olarak konuşmayan bir İkizler Burcu görürseniz bu sizi hiç şaşırtmasın, konuşmuyorsa mutlaka yazıyordur. Sesli ya da sessiz sözcüklerle oynamaya bayılır.
Dedikodu, Yalan, İftira, Hırsızlık: Merkür’ün İkizler burcuna negatif mirasıdır. Mitolojik öyküler Merkür’ün doğar doğmaz ilk yaptığı işin hırsızlık ve yalan söylemek olduğunu anlatırlar. Üstelik beşiğinde mışıl mışıl uyuyan masum bir bebek rolünde.
El çabukluğu, Hüner, Kurnazlık: Merkür’ün negatif yöne kaymaya hazır tarafıdır. İkizlerin “çift” sembolünü hatırlarsak Pozitif ve Negatif uçlarda dolaşmasını anlayabiliriz. Fransız yazar Jacques A.Bertrand bakın onu nasıl tanımlamış; “İki tür ikizler vardır (bunun dışında da başka bir tür yoktur):Castor tipi ve Pollux tipi. Castor beyin ticaretiyle uğraşır, Pollux ise ticaretle.Castor arzularının kölesidir, Pollux ise efendisi. Bu tür ayrıntılar astrolojiyle psikolojinin müsbet bilimler olduklarını kanıtlamaya yeter.”
İKİZLER / YAY EKSENİ
Derece Anatomik bölge Patolojik etki:
0-1 Üst Akciğer
3 Göz Siniri Göz kusurları, renk körlüğü.
4-7 Gözler Körlük Adenoid.
8-15 Dirsekler Menejit (Beyin zarı iltihabı), Tüberküloz, Sağırlık, Hayvan ısırıkları ve böcek
sokmaları,Yolculukla ilgili kazalar ve hastalanmalar, Difteri.
16-18 Solunum Sistemi Solunum problemleri, Dilsizlik, Kabarcıklar, Yanıklar.
19 Konuşma yeteneği Kabarcıklar ve Yanıklar.
20-22 Bilekler
23-28 Alt Akciğer Boğmaca
29-30 Parmaklar
İkizler Burcu ve Merkür’ün ifade ettiklerini biraz daha açmak için OKSİJEN PARADOKSU’na değinmekte yarar var. Atmosferik yaşam kaynağı olan oksijenin aynı zamanda dejenerasyonun, hastalıkların ve de ölümün kaynağı olduğunu biliyor musunuz? Hatta SERBEST RADİKAL MODEL’in altında yatan temel nedenin OKSİJEN den kaynaklandığını! Yaşam için bu kadar gerekli olan oksijen, aynı zamanda niçin bu kadar tahrip edicidir? Oksijenin iki yönlü doğası “oksijen paradoksu” olarak bilinmektedir. Bir taraftan oksijenin yaşam veren enerjiyi sağladığını görüyoruz (Beyindeki sinir hücreleri enerjisizliğe karşı son derece duyarlıdır ve birkaç dakikalık bir oksijensizlik sinir hücrelerinin ölümüne yol açabilir). Diğer taraftan oksijen son derece yakıcıdır. Yiyecekleri bozar, dağlardaki granitleri yer ve en ufak bir şans verildiğinde tutuşabilecek nitelikteki her şeyi yakıp kül eder. Metalleri paslandırması, binaları çürütmesi gibi fırsat verildiğinde bedenin moleküler yapılarını tahrip eder. Oksijen Hidrojenle bir araya gelip çeşitli kararsız ve ileri derecede reaktif serbest radikal modelleri oluşturduğunda en tahrip edici hale gelir. Diğer reaktif oksijen türlerinde (ROT) de aynı etki söz konusudur. Bu öldürücü formlarıyla oksijen hücrelerin DNA’sını, enzimlerini, proteinlerini ve zarlarını (bu hücumu vücudun savunma mekanizmaları tarafından kontrol altına alınmadığı sürece) sistematik bir biçimde tahrip eder. Oksijenin karanlık yüzüdür bu. Aslında en uç bakış açısından ele alınacak olursa, oksijen zehirli bir gazdır. Bir kişi 48 saat süreyle saf oksijen soluyacak olursa, akciğer dokularında meydana gelen tahribattan dolayı ölür. Dünya atmosferinde hayatta kalabilmemizi sağlayan, oksijen oranının azot sayesinde %20 ye düşürülmesi ve bu düşük düzeylerdeki oksijenin yıkıcı etkilerine karşı bedenin çeşitli mekanizmalar geliştirmiş olmasıdır.
Bu yüzden oksijen kullanımımızda “Faustvari” bir pazarlık söz konusudur; öldürücü bir felaketin ekli olduğu yaşam-verici bir lütuf. Çünkü oksijen hem hayat verir hem de onu geri alır.
Çağımız da “BİYOKİMYASAL KÖTÜ ÇOCUK” olarak nitelendirilen “SERBEST RADİKALLER’in baş rol oyuncusu oksijeninin Merkür’le bağlantısını kurarsak ve İkizler Burcu’nun Merküryen yapısını da buna eklersek paradoksu kavrayabilir onu yargılamadan günahı ve sevabıyla olduğu gibi kabullenebiliriz.
Sırada Ay ve Yengeç burcu var. Tekrar buluşuncaya dek sağlıcakla kalın.
Nazan Öngiden
Faydalandığım kaynaklar:
Medical Astrology (Jane Ridder-Patrick)
Health by the stars (Sandra Rozhon)
Psychological effects of the planets (Sandra Rozhon)
Planets and their keywords (Reinhold Ebertin)
Tıp ve Sağlık Ansiklopedisi(J.A.C.Brown/Çev.Prf.Dr.Aykut Kazancıgil)
Tıp Sözlüğü (Prf.Dr.Pars Tuğlacı)
Çağdaş Tıp Sözlüğü (Prf.Dr.Ayşegül Demirhan Erdemir)
Hastalıklardan Kurtuluş (Dr.Hari Sharma)
Terazinin Hüznü (Jacques A.Bertrand)
The planets and Human Behavıour (Jeff Mayo)
Formsante Dergisi/Eylül 1996