Bir Anlam ve Amaç Astrolojisine Doğru

DANE RUDHYAR’IN MİRASI (1895-1985)

Candy Hillenbrand

Astrolojinin esas amacı bize yolumuzda neyle karşılaşacağımızı söylemekten ziyade, onunla nasıl karşılaşacağımızı ve bu karşılaşmanın temel sebebini önermek. Bireysel bir varlık olarak toplam açılımımızın herhangi bir aşamasından geçmek için içimizde hangi niteliğe, hangi türde bir güce ihtiyaç var, bunu söylemektir.” [1] 80’lerin başındaki ilk astroloji hocam beni doğrudan Dane Rudhyar’ın çalışmalarına yönlendirdiği için kendimi şanslı addediyorum. Astroloji dünyasına adım atmadan hemen önce yakın bir akrabamın ani ve şiddetli ölümünü tecrübe etmiştim. Çoğunlukla olduğu gibi, bu ölüm, beni de bir arayış yoluna soktu. Yaşamın, ölümün, kazaların ve kaderin gizemlerini çevreleyen bin yıllık sorulara cevaplar aramaya başladım. Bir anlayış ve hepsinden önemlisi hayatta bir anlam ve amaç duygusu aradım. Rudhyar’ın astrolojisi büyük ölçüde bu çağrıya cevap verdi. Burada yalnızca yaşamın amaçsız görünen kaosuna düzen getirmeye yardımcı olan bir araç yoktu, burada bir taraftan da astrolojiyi yalnızca tekniklerden, anahtar kelime ve yemek kitabı tariflerinden veya ampirik ve anekdotsal bulgulardan çok daha geniş bir bağlama yerleştiren bir bilgelik vardı. Jung psikolojisini, tarihini, felsefesini, Doğu bilgeliğini, teosofiyi, holizmi ve çok daha fazlasını irdeleyen bir astroloji söz konusuydu. En başından beri, Rudhyar’ın astrolojiye büyük ölçüde sentetik ve ruhsal yaklaşımından etkilenmiş, ondan feyz almıştım. Ardı ardına yuttuğum her astroloji kitabı, Rudhyar’ın karşısında çok az doyum hissi veya ilham verdi. Ve zaman geçtikçe Rudhyar’ın çalışmalarının aynı kalmadığını, dönüştüğünü keşfettim. Astroloji üzerine bine yakın makale, düzinelerce broşür ve kitap yazdığı elli yıllık bir süre boyunca gelişti, uyarlandı, dönüştü ve genişledi. Rudhyar’ın sadece bir astrolog olmaktan çok daha fazlası olduğunu belirtmekte fayda var. O aynı zamanda başarılı ve çok beğenilen bir besteci, şair, sanatçı ve vizyoner bir filozoftu. Ve bu birkaç sayfalık alanda benim yapabileceğim tek şey, deneyimlenmesi için gerçekten okunması gereken geniş bir çalışmanın ana hatlarını çizmekten başka bir şey değil. Yeni nesil astrologların Dane Rudhyar’ın öneminden büyük ölçüde bihaber görünmesi beni hem endişelendiriyor hem de şaşırtıyor. Bazı astroloji okullarında adından neredeyse söz edilmiyor, kitapları tavsiye edilmiyor ve bugün doğal kabul ettiğimiz birçok yenilik için ona gereken değeri verme yönünde çok az girişimde bulunuluyor. Onun fikirlerinin kullanıldığı birçok kitabın ne bibliyografyalarında ne de dipnotlarında adı anılmıyor. Benzer şekilde, Rudhyar’ın astrolojik alana katkısı konusundaki bu genel cehaleti uluslararası internet tartışma grupları içinde, hatta önde gelen hocaların birçoğu arasında bile gözlemledim. Tanıdığım bir öğrencisiyle yaptığı görüşmede, ölümünden sonra çalışmalarının kaybolacağı endişesini dile getirdiği bildirildi. Anekdot niteliğindeki konuşmalardan, Rudhyar’ın hayatı boyunca, çalışmalarının, onu çalışmaya en çok adayanlar tarafından bile doğru dürüst anlaşılmadığına dair güçlü bir hisse sahip olduğu anlaşılıyor. Bugün, ölümünden yaklaşık 13 yıl sonra, kitaplarının okunmasının çok zor, çok kafa karıştırıcı, çok anlaşılmaz olduğunu söyleyenler var. Gerçekten de çoğu zaman küçük bilgi başlıklarına erişmek için yeterli indeksleri olmayan ifadeler içeren -ki bunların anlaşılması büyük çaplı kitapları okurken oldukça kıymetlidir- birçok kitabı var. Rudhyar başına oturulup baştan sona satır satır dikkatlice okunması gereken bir yazar ve bu hızlı modern dünyada çoğumuzun bu tür lüksler için çok az vakti var. Yüzeysel bir bakışla yaklaştığınızda  Rudhyar size erişilmesi kolay olmayan biri gibi görünecektir, ancak söylediklerinin çoğunda saklı mesajı bir şekilde basitleştirilebilir. Başka bir deyişle (Rudhyar’dan özür dileyerek)- evren, bütünün içinde bütünlerin iç içe geçtiği bir sistemdir. İnsan, gezegenimiz, güneş sistemimiz, galaksi — her biri daha büyük bir bütün içindeki bir bütündür. Her birimiz, daha büyük bütünün temel bir ihtiyacına cevap vermek adına bir amaç için doğduk. Astroloji, bu amaca uyum sağlamamıza, daha bütünleşmiş kişilikler haline gelmemize, doğuştan gelen potansiyellerimizi – tıpkı meşe palamudunun kendi içinde tamamen büyümüş bir meşe potansiyelini içermesi gibi, doğumlarımızda tohum formunda bulunan potansiyelleri – gerçekleştirmemize yardımcı olabilir. Nihayetinde amaç, daha büyük bütünle bağlantımızı gerçekleştirmek ve kendimizi bu daha büyük bütünün kutsanmasına, insanlığa hizmet etmeye adamaktır. Bunun, Rudhyar’ın çalışmalarının arkasındaki temel felsefe olduğuna inanıyorum.

Rudhyar sadece astroloji için yeni bir paradigmayı  formüle etmede etkili olmakla kalmamış, aynı zamanda 1930’lardan itibaren astroloji dergilerinde, özellikle de Amerikan Astrolojisinde yazdığı birçok makaleyle astrolojinin popüler hale gelmesinde de önemli rol oynamıştır. Hatta bazı çevrelerde, gazetelerin Güneş burcu sütununa öncülük edenin Rudhyar olduğuna dair bir inanç var. Döngüsellik kavramını astrolojiye geri kazandırmış, Sabian Sembollerini yaygınlaştırmış ve geliştirmiş, Kameri Ay Döngüsünün kullanımına öncülük etmiştir. Hümanist Astrolojinin büyükbabasıdır  ve ‘transpersonal’ (benötesi) terimini ve daha pek çok şeyi ilk kez kullanan kişi kabul edilir. Ve hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde Rudhyar’ın natal Güneşi, Koç’un ilk derecelerindedir! [2]

Erken dönem

Daniel Chennevierre 23 Mart 1895 saat 00:42’de Paris, Fransa’da doğdu. (harita verilerine bakınız) Çocukken ciddi sağlık sorunları yaşadı ve bu hayatı boyunca devam edecekti. 12 yaşında sol böbreğinin ve böbreküstü bezinin çıkarıldığı hayati bir ameliyattan sonra genç Daniel zihnini geliştirmeye başladı. 16 yaşında Sorbonne’da felsefe bölümünden mezun oldu. [3] Ardından Paris’in sanatsal ve müzikal iklimine dahil oldu ve Friedrich Nietzsche’nin radikal fikirlerinden büyük ölçüde etkilendi. “Bütün varoluşun döngüsel doğasının ve Batı uygarlığımızın” bir sonbahar noktasına yaklaşmakta olduğu gerçeğinin sezgisel olarak farkına vardığı “mistik” bir kavrayış geliştirdiğinde babasını henüz kaybetmişti. Rudhyar’ın daha sonraları yazdığına göre, o zamandan beri, “yaşamdaki döngüsel kalıplar ve insan varlığının temel anlamı hakkında daha net bir anlayış kazanmak” için çabaladı. [4] Rudhyar’ın 4. eşi ve öldüğü sırada ortağı olan Leyla Rael, Rudhyar’ın, yaşamının böyle bir “sonbahar” mevsiminde yaşayan herhangi bir kişinin çok temel bir seçimle karşı karşıya olduğuna inandığını yazar – ya çürüyen yapraklarla (bitmekte olan) özdeşleşmek ya da “bir sonraki “ilkbahar”da yeniden doğma vaadini taşıyan, göze çarpmayan küçük tohumlarla”. [5] Daniel bilinçli olarak “tohum olmayı” seçer ve 1916’da henüz 21 yaşındayken memleketi Fransa’yı terk ederek Amerika’nın “Yeni Dünyası”na gitti. Arkasında sadece ülkesini değil, adını ve ailesi ve içine doğduğu kültüre dair tüm bağlantıları da geride bırakır. Artık Dane Rudhyar olmuştur. Rudhyar’a göre, tarihin yeni bir döngüsünde ya da evresinde bir “tohum” erkek ya da “tohum” kadın olarak hareket etmek için, kişinin kendini tüm geçmiş koşullanmalardan ayırması ve kendini temel bir “mutasyona” açması hayati önem taşır.

Rudhyar’ın yol gösterici ideali, medeniyetimizde köklü bir dönüşümün gerekliliğine duyduğu inançta yatıyordu ve onun bu isim değişikliği bu idealin sembolik bir yansımasıydı. Rudhyar adı Sanskritçe “dinamik hareket ve fırtınalar sırasında açığa çıkan elektrik gücünü” ima eden rudradan türetilmiştir. Vedik yazıtlarda, Tanrı Rudra Yok Edici ve Yenileyicidir, “dönüştürücü enerji, eski kalıpları kıran ve iradenin/yaşam gücünün gücüdür”. [6]

Rudhyar, bu küresel dönüşümde oynayacağı bir rol olduğuna inanır. Bu bağlamda da keskin bir amaç ve kader duygusu hissetmiştir Bütün astrolojik çalışmasının nüvesi, “bütünsel bir vizyona ve ‘hümanist’ bir yaklaşıma sahip bireyler için küresel bir toplumun temeli olarak hizmet etmeye” bir çağrıdır. [7] Rudhyar, 60’ların ve 70’lerin Amerikan gençliği arasında, otuz yıl kadar sonra, yeni ve daha iyi bir dünyaya dair fikirlerinin çoğunu ekmek için verimli bir zemin bulabilmiştir.

Astrolojiye Hümanist Yaklaşım

Astrolojik açıdan, bu idealin gelişimi, ilk kez 1936’da yayınlanan, ufuk açıcı kitabı The Astrology of Personality ile başlar. Bu kitapta Rudhyar, geleneksel astrolojiyi entegrasyonu vurgulayan bir şekilde yeniden yorumlamaya çalışır. Astrolojiyi “psikolojik tatmin ve bütünleşmenin yaşayan ve pratik bir felsefesi” olarak sunmaya çabalar. [8]

Rudhyar, iyi ya da kötü gezegensel konumların veya açıların olmadığı ve krizlerin büyüme fırsatları sunduğu gibi o zaman için oldukça radikal birtakım kavramları vurgulayan ilk astrologlardan biridir. Bu ‘muhakkak okunması gerekenler” türünden kitabın felsefi temeli, çeşitli teozofik, psikolojik ve felsefi çalışmalara dayanır. Holizm felsefesi, Jan Smuts’un Holism and Evolution kitabından türetilmiştir; kozmolojisi Helena Blavatsky’nin Gizli Doktrini’nden ve ‘yeni’ derinlik psikolojik yaklaşımı Carl Jung’un yakın zamanda çevrilmiş eserlerinden ortaya çıkmıştır. Marc Edmund Jones’un taklit astroloji kursları onda sadece astroloji için yeni olasılıklar uyandırırken, yeni ortaya çıkan Einstein fiziği “felsefe ve atom fiziğinde ortaya çıkan bütünsel yaklaşım açısından astrolojiyi ve derinlik psikolojisini bütünleştirme fikrini zihninde ateşlemiştir”. [9]

Bu kitabın 1930’ların başında yazıldığını düşündüğümüzde, sadece bir dizi disiplini sentezlemekle kalmayıp, bu sentezden astroloji için yepyeni bir paradigma formüle etmeye dair de dikkate değer bir girişim içinde olduğunu anlıyoruz. Bu kitabı okuduğumuzda, Rudhyar’ın zamanının çok ötesinde olduğu oldukça anlaşılır oluyor.

Bu erken aşamada Rudhyar, astrolojiye yaklaşımını “uyumlu” –harmonik bir yaklaşım olarak adlandırır. Bu yaklaşımı takip eden pek çok kitapta daha da geliştirir, ancak daha sonra Hümanist Psikoloji alanındaki gelişmelere paralel olarak terimi “Hümanist” veya “Birey Merkezli” astroloji olarak değiştirecektir.

“Birey merkezli” kavramı, “Danışan Merkezli Terapi”yi yazan hümanist psikolog Carl Rogers’tan ödünç alınmıştır. Bu, danışanı danışan/uygulayıcı ilişkisinin merkezine koyan bir yaklaşıma doğru davranışçı ve Freudcu psikolojinin çok gerekli bir gelişimini temsil ediyordu. Bu, uygulayıcının değil, danışanın kendi sorunlarının cevaplarına sahip olduğu inancını ima eder, yine danışan için olayları tahmin etmeye kararlı birçok astrolog için oldukça devrimci bir kavramdır.

Bugün hala çok popüler bir yaklaşım olan geleneksel astrolojide birey, kontrolü dışındaki güçler tarafından etkilenen bir varlık olarak görülüyordu. Bununla birlikte Rudhyar, her birinin benzersiz oluşu, kendi kaderini tayin edebilmesi ve yaratıcılığı, büyüme, özgürlük ve kişisel dönüşüm yeteneğine sahip oluşu, kendi kararlarını verebilmesi, ve nihayetinde kendi bireyliğinin ötesine geçen daha büyük bir amaç için kendi kendini dönüştürme yeteneğine sahip oluşu dolayısıyla bireyi yaşamın merkezine koymuştur.

Rudhyar, çalışması boyunca geleneksel “olay odaklı yaklaşım” ile “hümanist yaklaşım” olarak adlandırdığı yaklaşım arasında net bir ayrım yapmaktadır. Bilimsel olsun ya da olmasın, tüm tahmin yöntemlerinin “yüceltilmiş bir fal şekli” olduğunu iddia ediyor. Öte yandan hümanist astrolog “bir kişinin “nasıl gıdıkladığını” bulmaya çalışmaz… “bir danışanı analiz etmeye” çalışmaz… Bunun yerine, tek işlevi bireyin kendisini gerçekleştirmesine ve belirli bir zamanda, sosyo-coğrafi çevrede doğmasının (bireysel kaderinin) temel amacını yerine getirebilen bütünlüğe ulaşmış, çok yönlü bir “bütün birey” haline gelmesine yardımcı olmak olan  bir aracı, bir ajan ve tercüman gibi hareket etmeye çalışır. [10]

Rudhyar’a göre, astrolojiye yönelik bu iki temel yaklaşımın doğasında, uygulayıcılarının tutum ve dünya görüşlerindeki temel bir farklılığın tezahürü yer alır. Rudhyar, astrolojinin göreceliliğinin, yorumun bağlama bağlı doğasının ve kullanımdaki astrolojinin doğasını belirlemede farklı dünya görüşlerinin işlevinin oldukça farkındaydı. Bu inançların tümü, astrolojik alanda çok nadir görülen, ancak diğer akademik disiplinlerin çoğunda oldukça popüler olan bir yaklaşım olan postmodernist perspektifin ayırt edici özellikleridir.

1972 tarihli “Kişi Merkezli Astroloji” kitabında, Rudhyar bu yaklaşımı daha kapsamlı bir şekilde özetlemektedir. “Ben” doğum haritasının dışında değildir. Birey, geleneksel olay odaklı astrolojideki algıda olduğu gibi, dış güçlerin etki ettiği nesne değildir. Bunun yerine “topraktan doğan somut bir faaliyet alanında nesnelleştirilmiş karmaşık bir enerji oyununun öznesi”dir. [11] O haritanın bütünlüğüdür ve bu bütünlük, ister dinamik ister statik bir tür uyum olsun, temelde iki uyumdan biridir, çünkü doğum haritası “uzayda veya zamanda belirli bir noktaya odaklanmış tüm evreni” temsil eder. [12] Her insan, tüm evrenin belirli ve uyumlu bir yönünü temsil ettiği sürece, o zamandaki insanlığın ihtiyacına cevap olarak doğar. Bu ihtiyaca cevap vermek bireyin yaşam görevidir: “O neyse odur, çünkü tam da bu zamanda ihtiyaç duyulan şey budur. Onun doğum haritası bu ihtiyacın çözümünü temsil ediyor. Bu, onun toplam varlığının varoluşsal formülüdür – imzası… KUTSAL ADI”. [13]

Rudhyar, her doğum haritasının atıfta bulunduğu bireyin özel amacı için en iyisi olduğunu tekrar tekrar vurgular, çünkü “o, yapı ve işlev olarak bu haritadır”. [14] İyi ya da kötü haritalar, talihli ya da talihsiz yargılar yoktur. Aksine hümanist yaklaşım, “varlığa tam bir evet demektir… her şey kendi yerinde, olduğu gibi ve diğer her şeyle bağlantılı olarak “iyidir”. [15] Hümanist astroloğun görevi, “danışanının bilincine haritanın ne anlama geldiğinin somut, varoluşsal bir resmini sunmaktır – çözülmesi gereken gerilimlerin yanı sıra özel yetenekler, uyumlu hale getirilecek çatışmalar, kaçınılması gereken çözülme olasılıkları ve bireysel kendini gerçekleştirme için karşılaşılabilecek fırsatlar. Başka bir deyişle, insan merkezli astrolog, danışanına Carl Jung’un “kişiliğin entegrasyonu” olarak adlandırdığı – nasıl bütün bir insan olunacağı” konusunda yardımcı olmaya çalışır. [16]

Astroloğun Rolü

Rudhyar için astroloğun sorumluluğu ve gücü büyük bir endişe alanıydı. O, bize alanımızın gizemli, anlaşılmaz ve okült olanı kucakladığını ve bilgimizin bir nevi otorite kazandırdığını hatırlatır. “Henüz anlaşılmaz” olanın bilgisine vakıf olanlar olarak, ağır bir kişisel yükümlülüğümüz olduğunu kabul etmeliyiz. Rudhyar, kehanetin tehlikeleri ve kendi kendini gerçekleştiren kehanetin gerçekliği hakkında uzun uzadıya yazar. Astroloğun, verdiği bilginin danışan tarafından ne ölçüde özümsenebileceğinin ve kendindeki danışanın korkularıyla oynama potansiyelinin gerçekten farkında olması yönünde hayati bir ihtiyacı vurgular. Pek çok astroloğun, danışanının tüm sorularını cevaplaması gerektiğine dair yaygın inancını sorgular. Danışana söylediğimiz şeyin entegrasyon sürecine yardımcı olup olmayacağını veya kafa karışıklığına katkıda bulunup bulunmayacağını sorgulamamızı ister.

Astrolojinin Amacı

Rudhyar, astrolojinin kişiliğin entegrasyonu için hızlı bir çözüm sağlamadığını kabul eder. Aslında entegrasyon aşamalı bir süreçtir. Her astrolojik gösterge, bütünleşmeye veya parçalanmaya katkıda bulunabilir. Astrolojinin görevi, danışana “daha ​​fazla entegrasyon, sağlık ve akıl sağlığı” yolunda yardımcı olmaktır ve astroloğun sorumluluğu harita bileşenlerinin sunumuna yöneliktir. Rudhyar’a göre, danışana haritasını sunuş usulü herhangi bir harita unsuruna tamamen yeni bir ışık tutabilir. Bu yeni ışıkta, harita sahibi kendisini daha nesnel olarak görebilir, “kendini bir takım ana hatlara indirgenmiş olarak görebilir”. “Günlük varoluşunun karmaşasının altında, bir düzen örüntüsünün farkına varır. Tüm çelişkili eğilimleri, esasında kendilerini onun bütünsel kişiliğinin tamamlayıcı bileşenleri olarak ortaya koymaktadır. Kendini yapı ve işlev bağlamında bütün olarak görür”. [17] Rudhyar’ın hümanist astrolojisi, daha fazla bütünleşmeye ve kişinin bütünlüğünün farkına varmasına yönelik bir teknik olarak belki de bir “sağaltım yolu” olarak tanımlanabilir. Aslında Rudhyar, kendi çalışmalarını bu denli etkileyen Jung, Progoff ve Assagioli’nin derinlik psikolojilerini tam da böyle tanımlar.

Rudhyar, yaşamının büyük bir bölümünde Amerika Birleşik Devletleri’nin çeşitli yerlerinde konferanslar verdi ve konuşmalar yaptı. Amerikan toplumunun gençliğine özellikle duyarlıydı ve 60’lar boyunca, genç nesillerin öncekilerden daha fazlasını aradıklarının, rasyonel-bilimsel yaklaşımın pek çekici olmadığının giderek daha fazla farkına vardı. “Bireyler olarak evrenle ilişkilerine yapıcı bir anlam geliştirecekleri bir yaşam biçimi arıyorlardı. “Nasıl”ı bilmekten çok, varoluşlarının “neden”ini yeni, kozmik bir şekilde gerçekleştirmek istiyorlardı. Bütünleşmek ve bunu en iyi nasıl başaracaklarını keşfetmek istiyorlardı”. [18]

Rudhyar, derinlik psikolojisinin amaçlı doğasının, “güçlü arketipleri ortaya çıkarma”, bir “uzlaşma işlevi” ya da bir “kurtuluş imgesi” uyandırma girişimiyle bu ihtiyacı karşılamaya çalıştığını gördü, özünde “sembolik anlamda zengin bir imgeler diliydi”. [19] Bu, Rudhyar’ın astrolojinin temel amacını – sembolik bir dil olarak – tam olarak nasıl algıladığını açıklıyor. Bugün birçok çevrede modası geçmiş gibi görünse de, 1930’larda bu tür bir yaklaşımın, o dönemin hakim astrolojisinden radikal bir ayrılmadan başka bir şey olmadığını anlayabiliriz.

Astrolojide Tahmin Kullanımı

Rudhyar, nasıl kullanılmaları gerektiği hakkında söyleyecek çok şeyi olmasına rağmen, ‘öngörüye’ dayalı tekniklerin kullanımından kaçınmaz. Doğum haritası potansiyelimizin bir sembolü veya mandalası olsa da, transitler ve ilerlemeler bu potansiyelin zaman içinde  ortaya serilmelerini yansıtır. Rudhyar, transit ve ilerlemelerin hangi olayların olacağını ortaya koymadığı konusunda oldukça kararlıdır; bunları daha çok “doğuştan gelen potansiyelimizi kademeli olarak gerçekleştirmek ve doğum haritamız tarafından tanımlanan amacımızı yerine getirmek için atmanın en iyi olacağı ardışık adımlar” olarak tanımlar.  [20]

Rudhyar olay odaklı astrologdan bir ampirist olarak bahseder. Birçok astrolog, astroloji ve bilim arasında temel bir uçurum olduğuna inansa da, ikisi arasında önemli bir buluşma noktası da vardır. Olay odaklı astroloji ve ampirik bilimler, “belirli koşullar altında şu veya bu faktör bir araya geldiğinde ne olacağını” tahmin etmekle yoğun bir şekilde ilgilenir. Yine de Rudhyar, deneyci-astroloğun olayların kesin doğasını, tam olarak hangi koşullar altında gerçekleşeceklerini; veya bu olayların kişinin bilincini ve sağlığını nasıl etkileyeceği veya kişinin nasıl tepki vereceğini nadiren tahmin edebileceğini belirtir.[21]

Rudhyar’a göre, herhangi bir tahmin, kişinin tüm yaşamını hesaba katmalı ve sağlığına, gelişimine, psikolojik bütünlüğüne ve temel refahına katkıda bulunmalıdır. Olayların öngörülmesinin psikolojik olarak yıkıcı olmaktan çok daha fazla olduğunu, danışanda dış tavsiyelere bağımlılık geliştirdiğini, gerçeklerden kaçmaya, korku ve güvensizliğe teşvik ettiğini iddia eder.

“Olaylar bizim başımıza gelmez, biz onların başına geliriz” belki de en çok bilinen sözüdür ve hatırlanmaya değerdir. Rudhyar bu temayı daha da detaylandırır: “Eğer caddede yürürken bir adamın kafasına bir tuğla düşerse, bu adamın sorumluluğundadır. Tuğlanın düştüğü alana girmiştir. O kendisi tuğlanın başına gelmiştir, çünkü o bilinçli bir birey ve tuğla sadece evrensel doğanın bir parçası”. [22] Ayrıca Rudhyar, başımıza gelenin bizim başımıza gelmesi gerektiğini savunuyor. Her kriz bir meydan okumadır ve her geçiş veya ilerleme “dönüşüm, genişleme veya arınma için bir fırsat” sunar. Astrolojinin ana görevi “henüz görmediğimiz bazı uzak kapı boşlukları hakkında spekülasyon yapmak değil, üzerinde bulunduğumuz eşikten bize gelenle karşılaşmamıza yardım etmektir” diye yazar. Astrolojinin değeri, danışanın kendisini kabul etmesine ve nelerin olmakta olduğunu ya da zaten olmuş olduğunu anlamasına yardımcı olmaktır. [23]

İlginç bir şekilde, Rudhyar özgür irademizi “geçmişe uymama iradesi” [24] veya “bir insanın bir birey olma ve hareket etme kapasitesinin ölçüsü” olarak tanımlarken, kaderi “belirleyici yapılar olarak kolektif ve genel standartlara bağımlılığın ölçüsü” olarak tanımlar. [25] Her birimiz seçme ve yaratıcı kararlar verme özgürlüğüne sahibiz ve burada özgür irademiz yatmaktadır. Rudhyar, belki de Heisenberg’in Belirsizlik İlkesi‘ne benzetilebilecek, belirlenemeyen, tahmin edilemeyen ve olaydan önce bilinemeyen belirsizlik faktörü dediği şeye izin veren ender astrologlardan biridir. Bu belirsizlik faktörünün tanrısallık kıvılcımımız olduğunu ve özgürlüğümüzün bu “ilahi kıvılcım” içinde yattığını söyler. Kalıtım, çevre, kültür, din vb. koşullayıcı faktörlere nasıl tepki vereceğimizi seçebiliriz. Hayatımızda meydana gelen krizlere ve bize sunulan fırsatlara nasıl tepki vereceğimizi seçebiliriz.

Nihayetinde, Rudhyar, “yeni bir vizyon, yeni bir hedef veya gerçekleştirme” ile geçmişimizi, ‘doğamızı’ dönüştürebileceğimizi söylüyor. Hiç kimse tamamen özgür değildir… Fakat her insan, kritik karar anlarında, belirli olmayan ve yapılana kadar esasen öngörülemeyen bazı yaratıcı tepkilerle doğal koşullarını bir dereceye kadar değiştirebilir. [26]

Daha sonraki kitaplarında, Rudhyar insancıl yaklaşımın ötesine geçerek, transpersonal (benötesi) veya galaktik yaklaşım dediği şeyi kucaklar. “The Sun is also a Star” (1974), “From Humanistic to Transpersonal Astrology” (1975) ve “The Astrology of Transformation” (1980) gibi eserleri bu gelişmeyi hümanist yaklaşımdan transpersonel yaklaşıma dönüşümü açık bir şekilde özetlemektedirler.

Rudhyar için hümanist astroloji tamamen kendini gerçekleştirmeye veya daha bütün ve bütünleşmiş bir insan olmaya odaklanmakla ilgilidir (hümanist psikolojinin çoğu formunun amacı), öte yandan transpersonel (benötesi) astroloji ise bu bütünleşmiş benliğin daha büyük bütüne adanmasını içerir. Rudhyar’ın transpersonel astrolojisinin amacı kişisel mutluluk değildir. Bireyin nihai potansiyelini, daha kolektif/gezegensel/galaktik bir amaca yönelik “etkili bir şekilde odaklanmış eylem” için bir araç olan “dönüştürücü bir faktör” olarak gördü. Ama bu başka bir makalenin konusu!

“Bireyleşme” sadece belirli bir yaşam biçimine göre “bütün insan” olmak anlamına gelmemelidir. Kolektif olandan ve kişinin kültürünün değerlerine karşı bilinçsiz, zorlayıcı bir esaretten kurtulmayı da ima etmelidir… Bu ima anlaşıldığı anda, özde temel bir değişim, bir yeniden yönlendirme meydana gelmeye başlar. Bu, er ya da geç hayata ve astrolojiye yeni bir yaklaşım getirir. Öyle bir yaklaşım ki son zamanlarda hep vurgulamaya yönlendirildim…”[27]

DOĞUM VERİLERİ

Dane Rudhyar’ın doğum tarihi: 23 Mart 1895; 0:32:40 UT+0:00; Paris, Fransa; A: Yükselen ve Orta Gökyüzü açılarını doğrulayan Rudhyar’ın kendisinden doğru veriler, An Astrological Mandala, New York, Vintage Books, 1974, s. 371.

Türkçesi: Ezgi Aydın Korkmaz

REFERANS VE NOTLAR

[1] Dane Rudhyar, Person Centered Astrology, Santa Fe: Aurora Press, 1981, p. 9.
[2] John Rowan, Ordinary Ecstasy – Humanistic Psychology in Action, 2nd Ed, London: Routledge, 1976, p. 142.
[3] Biographical information from: James R Lewis, The Astrology Encyclopaedia, Detroit, Washington, London: Visible Ink Press, 1994, p. 458; and Leyla Rael, The Essential Rudhyar, Palo Alto, California: Rudhyar Institute for Transpersonal Activity, 1983, p. 1.
[4] Dane Rudhyar, The Rhythm of Human Fulfillment, Palo Alto, California: The Seed Center, 1973, p. 8.
[5] Rael, The Essential Rudhyar, p. 1.
[6] Rudhyar, The Rhythm of Human Fulfillment, back page.
[7] Ibid.
[8] Dane Rudhyar, The Astrology of Personality, New York: Lucis Publishing Company, 1936, p 6; Santa Fe: Aurora Press, 1991.
[9] Rael, The Essential Rudhyar, pp. 41-2.
[10] Rudhyar, An Astrological Mandala, New York: Vintage Books, 1974, p. 364.
[11] Rudhyar, Person Centered Astrology, p. 40.
[12] Ibid., pp. 42-3.
[13] Ibid., p. 43.
[14] Ibid., p. 50.
[15] Ibid., pp. 49-50,
[16] Dane Rudhyar, From Humanistic to Transpersonal Astrology, Palo Alto, California: The Seed Center, 1975, pp. 44-5.
[17] Dane Rudhyar, The Practice of Astrology, Baltimore, Maryland: Penguin Books Inc, 1971, p. 14.
[18] Rudhyar, Person Centered Astrology, p. 8.
[19] Ibid., pp. 8-9.
[20] Ibid., p. 65.
[21] Ibid., pp. 72-5.
[22] Rudhyar, The Practice of Astrology, p. 26.
[23] Ibid., pp. 98-102.
[24] Dane Rudhyar, The Lunation Cycle, Berkeley & London: Shambala, 1971, pp. 124-5; Santa Fe: Aurora Press, 1986.
[25] Rudhyar, The Practice of Astrology, p. 16.
[26] Rudhyar, The Lunation Cycle, pp. 124-5.
[27] Rudhyar, From Humanistic to Transpersonal Astrology, inside front cover.

Close