Donna Cunningham
Herhalde Ay tarafından en belirgin şekilde temsil edilen insan fonksiyonu “annelik”tir -yaptığımız annelik ve bize yapılan annelik. Bu ikisinin birbirlerinden ayrılmasının çok zor olduğunu göreceksiniz. Bu fonksiyon için daha az cinsiyet ayrımcılığı yapan kelime ise “besleyici olmaktır” -neticede ilgiyi, bakımı ve sevgiyi annelerimiz kadar babalarımızdan ve başkalarından da görebiliriz. Erkekler de, yetişkin olduklarında, başkalarıyla (arkadaşları, yakınları ve çocuklarıyla) ilgilenirler (veya öyle olacağını umabiliriz) ve bu fonksiyon, Amerikan kültüründe çoğunlukla bastırılmaya veya gizlenmeye çalışılmasına rağmen, bir erkeğin haritasında da Ay’ın fonksiyonlarından birisidir. Geleneksel yetiştirme tarzına kilitlenip kalan insanlara göre Ay fonksiyonları genellikle anne tarafından yerine getirilir, bu nedenle Ay’ı anne olarak düşünmek olasıdır. Ay bizim diğer insanları ne kadar kollayabildiğimizi, isteklerini ne kadar doyurabildiğimizi ve aynı ihtiyaçları kendimizde ne kadar kabul edebildiğimizi tasvir eder. Bizim “bağlılık” konusunda rahat olup olmadığımızı gösterir. Başkalarına ihtiyaç duyma duygumuza katlanabiliyor muyuz, aktif olarak ihtiyaçlarımızın peşine düşebiliyor muyuz? Ve benzer şekilde, başkalarının bizden talep ettikleri ihtiyaçlara yanıt verebiliyor muyuz?
Örneğin Ay’ın Yengeç burcunda olması durumunda bağımlılık baskındır. Bu kişiler güçlü biçimde başkalarına bağımlı olabilirler ve bunu gösterirler; ya da tam tersine, kendi bağımlılıklarını -bilinçli veya bilinçsiz- saklayabilir ve hep diğer insanlarla ilgilenmeye çalışabilirler. Buradaki tuzak bu “dünyaya annelik yapma” tavrının bu kişileri tüketebileceğidir. Öte yandan, kendi bağımsızlıklarını aşırı önemseyip, diğer insanların bağımlılıklarına tahammül edemezler. Bu tavır başarmak istedikleri bütün o güzel ve parlak yeni şeylerin önünde bir engel olarak durur.
Psikoloji bize kendimizdeki ve diğer insanlardaki bağımlılık eğilimimize yaklaşımımızın doğrudan ebeveynlerimizden, özellikle annelerimizden geldiğini öğretmiştir. Eğer ebeveyn bizim bağımlılığımızla sevgiyle ama dengeli bir şekilde başa çıkabilmişse -ne çok koruyarak, ne de umursamaz davranarak- biz de bağımlılıkla doğru bir şekilde başa çıkabileceğiz demektir. Haritasında Ay/Satürn açısı olan veya Ay’ı Oğlak’ta bulunan kişiler görev duygusuna sahip, ancak ihtiyaçlarına ilgisiz kalan ve çabuk büyümelerini zorlayan ebeveynler tarafından büyütülmüşlerdir. Ay/Neptün açısına sahip veya Ay’ı Balık’ta olan kişilerin aileleri bu kişilerin ihtiyaçlarına daha çok ilgi göstermişler, fakat kendilerine gerçekten ihtiyaç duyulduğunda ortalıkta görünmemişlerdir. Her iki durumdaki kişi de tıpkı anne ve babalarında olduğu gibi diğer insanlara yanıt verme konusunda problem yaşayacaklardır.
İster hoşlanalım, ister hoşlanmayalım, büyüdüğümüzde genellikle kendi ebeveynlerimize benzer ebeveynler oluruz. Psikolojik açıdan daha farkında insanlar olarak, keni çocuklarımızı ebeveynlerimizin bizi yetiştirdiklerinden daha farklı yetiştirmek isteyebiliriz. Ancak, çocuğumuz olduğunda kendimizi ansızın anne-babamız gibi konuşurken veya davranırken bulabiliriz. Bunun nedeni nedir? Ay bizim, çoğu bilinçdışına itilmiş, bebeklikten kalma modellerimizi, alışkanlıklarımızı ve anılarımızı gösterir. Ne öğrenmişsek onu yaşarız ve ailemizden öğrendiğimiz şeylerden birisi de nasıl ebeveyn olunacağıdır. Fakat bu derinde bir yerde saklı kaldığı için bu modelleri mantığın kontrolü altında tutmak zordur. Örneğin suiistimal edilen çocuklar genellikle büyüdüklerinde suiistimal eden ebeveynler olurlar.
GÜVENLİK İHTİYACI
Ay aynı zamanda güvenlik duygumuz üzerindeki, bebeklik döneminden kalma, bilinçsiz ancak çok önemli olan yetiştirilme etkilerini gösterir. Bu bilinçsizdir, çünkü etkileri konuşmaya başlamadan önce alırsınız. Bunlar; bebekken nasıl bakıldığımız, nasıl doyurulduğumuz ve ağladığımızda nasıl bir tavırla karşılaştığımızla ilgilidir. Tüm bunlar ister büyük bir sevgiyle, ister endişeyle, kayıtsızlıkla veya düşmanca davranışlarla karşılansın, çocuk bundan bir biçimde etkilenir. Hayatımızın bir döneminde yaşantımızı devam ettirebilmek için kaçınılmaz olarak ailemizin yardımına bağımlıydık. Bu durumda, bu konuşma öncesi dönemde nasıl bir ebeveynlik modeli gördüğümüz, içinde yaşadığımız dünyaya takınacağımız tavrı da şekillendirecektir. Yaşadığımız dünya güvenli bir yer mi, yoksa düşmanca mı? Kendinizi sevilebilir birisi olarak hissediyor musunuz? İstenilen birisi mi, yoksa zor katlanılacak birisi mi olduğunuzu düşünüyor musunuz? Haritanızdaki Ay’ın analiz edilmesi tüm bu soruların cevabını vermekte yardımcı olacaktır. Psikoanalist Erik Erikson’un teorilerine göre konuşma öncesi dönemde temel güvenlik duygusunu ya geliştiririz ya da bu konuda başarısız oluruz. Temel güvenlik duygusu demek, dünyayı ve üzerindeki insanları iyi ve güvenilir bulmamız demektir. Yaşamın bu bölümünün diğer insanların bize yaklaşmalarına izin vermemizde ve hayatı rayına oturtmamızda büyük bir etkisi vardır. Bu dönem aynı zamanda yaşamı bir bütün olarak görüp nasıl kurguladığımız konusunda da büyük bir öneme sahiptir.
Örneğin Ay’ı Akrep’te olan birisi güvenmemeyi çok erken yaşlarda öğrenir. Büyük olasılıkla bu kişinin ailesi veya ebeveynlerinden biri onu önemsiyormuş, (hatta aşırı koruyuculuk noktasında) onunla ilgileniyormuş gibi davranmış olabilir, ancak genellikle bunun arkasında sevgi içermeyen başka dürtüler bulunur. Çoğonlukla aile çocuk için en iyisini içtenlikle ister gibi görünürken, onu daha çok manipule edip, kontrol etmektedir. Böylece çocuk kuşkucu olmayı öğrenir ve kendisini korumak için karşısındakinin ne söyleyeceğini, neler yapabileceğini tahmin etmeye ve asıl motivasyonu anlamaya çalışır. Sonra bir yetişkin olduğunda, ebeveyninin kontrolcü davranış modellerinin bir kısmını göstermeye başlar.
Bunun tersine, Ay’ı Boğa’da olan birisi (eğer Ay’ın açıları gerilimli değilse) daha olumlu bir ilgi görmüştür. Bu kişinin ailesi daha dengeli ve, tutarlıdır ve çocuğun ihtiyaçlarını kabullenip, yerine getirmiştir. Ay’ın Akrep’te olduğu duruma göre daha dürüsttür, anlaşılması daha kolaydır ve o kadar duygusal değildir. Sonuçta çocuk güven içinde büyümüş, kendisinin ve dünyanın iyi olduğunu hissetmiştir. (Haritadaki açılar bunu değiştirebilir.) Geleneksel astrolojide Boğa burcu Ay’ın en iyi konumda bulunduğu burç olarak kabul edilmektedir -orada “yükselir”. Boğa’daki Ay’ın da gölgeleri olduğuna göre, her zaman “Ne için ‘en iyi’?” diye sormamız gerekir, buna rağmen, temel güvenlik söz konusu olduğunda, Boğa iyi bir burçtur.
Her insan kendisini güvende hissedebilmek için değişik şeylere ihtiyaç duyar. Doğum haritanızdaki Ay kendinizi en iyi hangi koşullarda güvende hissedeceğinizi gösterir. Ay’ı onbirinci evde bulunan birisi en iyi arkadaşlarıyla ya da anlamlı bir grupla çevrelendiğinde güvedei olduğunu düşünür. Ay’ı yedinci evde olan birisi uzun süreli yakın bir iliişki içinde güvendedir. Ev ve burç konumları çelişebilir -Ay’ın Kova burcunda olması güvenliğin yalnızca değişim ve özgürlükte bulunduğu anlamına gelir. Peki ya Kova dördüncü evdeyse? Burada yapılacak en iyi şey seyyar bir eve sahip olmaktır. Çoğu insan kendisini acımasızca yargılayabilir. Örneğin dördüncü evde Kova burcunda Ay’ı bulunan bir kişi, ihtiyaçlarının aksine, “Bu kadar huzursuz ve hareket halinde olmama benim için iyi değil” diye düşünebilir. İşte bu noktada astroloji bu ihtiyaçların önemli ve geçerli olduklarını anlamamıza ve bunları sağlamamıza yardımcıdır.
Genellikle Ay’ın bulunduğu burç, ev ve yaptığı açılar gerçek annenizi tanımlarlar. Öyle ki bazen çocuğun Ay burcu annenin Güneş burcudur. Ancak, ilginç biçimde, bir ailedeki çocukların Ay’ları değişik burçlarda bulunabilir. Örneğin bir ailede ağabey ile ablanın Ay’ları Koç burcundaydı, ama küçük kardeşin Ay’ı Akrep’teydi. Büyük çocuklar bağımsızlık (Koç) yönünde cesaretlendirilmişlerdi, ancak küçük kardeş doğarken anne ölümden dönmüştü (Akrep bazen ölümle ilişkilendirilir). Belki bu nedenle, anne ile küçük çocuk arasındaki ilişkinin niteliği diğerlerinden çok farklıydı. Anne ona çok fazla ilgi göstermiş, 14 yaşına kadar “küçük bebeği” olarak davranmıştı. Bu durumda annenin doğumda kendisini ölüme kadar götüren çocuğuna kızdığı, ve bu duyguyu bastırmak için aşırı koruyucu davrandığı, onu şımarttığı gibi bir spekülasyon yapabiliriz. (Bu, Ay Akrep’teyken rastlanan modellerden birisidir.)
Aile fertlerinin Ay’ları arasındaki bu farklılık nereden kaynaklanır? Ay’ın doğum haritasında temsil ettiği gerçek anne değildir, çocuğun anneyi nasıl algıladığıdır. Yani, anneyi çocuktan ayrı bütün bir insan olarak göstermez, annenin çocuğun gözündeki halini gösterir. Ebeveynler bütün çocuklarına aynı davranmazlar -bazı çocuklar daha çok sevilirler, bazıları sizi yanlış yola sürüklerler, bazıları size sevdiğiniz veya nefret ettiğiniz kişileri hatırlatırlar. Bu durumda evdeki koşullar da değişebilir, ve bu annelik biçiminde farklılıklara neden olabilir.
Gerçekten de, çocuklarının haritalarındaki Ay’ın konumlarına bakarak bir ailenin tarihini çıkartabilirsiniz. Örneğin ilk bir-iki çocuğun Ay’ları Boğa’da olabilir, bu da onların anneleriyle sıcak ve yakın bir ilişkide olduklarını gösterir. Üçüncü çocuğun doğumundan sonra ekonomik koşullar anneyi çalışmaya zorlayabilir. Belki bu çocuğun Ay Oğlak’tayken doğması, annenin iş hayatın konusunda daha ciddi olduğunu, bazı şeyleri hedeflediğini ve ancak işi bittiğinde çocuğuyla ilgilenebileceğini gösterecektir. Bu durumda hâlâ benzerlikler bulunmaktadır -hem Oğlak hem de Boğa toprak grubunda yer alırlar- ancak üçüncü çocuk anneden ilk iki çocuğun aldığı kadar sıcaklık alamamış, yeteri kadar bebekliğini yaşayamamıştır. Anne çocuğu büyümeye zorlamış, iş hayatına soyunduğu için üzerindeki yükü hafifletmeye çalışmıştır.
Bir başka örnekte Ay Terazi’deyken (veya bu burçta başka önemli konumlar söz konusuyken) doğan bir çocuğu annenin bozulan evliliğini kurtarma (eğer evli değilse, sevgilisini evliliğe ikna etme) çabası olarak düşünebiliriz. Bu strateji çok ender işe yarar, çünkü böyle bir ilişkide -hatta çok iyi giden bir ilişkide bile- yeni bir bebek yeni sorunları da beraberinde getirir. Bu durumda zaten gerilimli olan ilişki bozulur ve anne kendisini Ay’ı Terazi’de olan çocuğuna adayarak, çocuğun babasından umduğu sevgi ve yakınlığı çocuğunda arar. Böylece çocuk sürekli bu tür bir yakınlık ihtiyacıyla ve ilişki kurma konusunda çok güçlü dürtülerle büyür, ve yalnızlığa katlanamayan bir insan olabilir -bu da onu mutsuz ve güvensiz yapar.
DUYGULARLA BAŞA ÇIKABİLMEK
Doğum haritamızdaki Ay çevredeki insanların duygularına nasıl tepki verdiğimizin yanı sıra, kendi duygularımızla nasıl başa çıkabildiğimizi de gösterir. Bu yine, çocukken duygusal açıdan nasıl beslendiğimizle ilgilidir. Ebeveynlerimizin duygusal ihtiyaçlarımızı nasıl yanıtladıkları, kendimize hangi duyguları hissetme izni verdiğimizle, ve kendi duygularımız ve başkalarının duygularıyla nasıl başa çıkabildiğimizle çok ilintilidir.
AY HAVA BURÇLARINDA
Ay hava grubundaki burçlardan (özellikle İkizler ve Kova’da -Terazi’de daha az) birindeyken doğan çocuklarda anne bebeğin duygusal ihtiyaçlarına karşı soğuktur ve çocuk ağladığında ya da annesinin hoşlanmadığı bir başka duygu ifade ettiğinde anne uzaklaşma eğilimi gösterir. Neticede çocuk bütün duygusal isteklerini kesip onlardan uzak durmayı öğrenir…ya bunu yapacaktır, ya da annenin sevgisini ve onayını yitirecektir. Uç noktalarda bu, kişiyi şizoid bir insan olmaya doğru götürebilir. Ay’ları hava grubunda olan insanlarda, anne genellikle duygularla ancak entelektüel düzeyde başa çıkabilir ve çocuktan bu duyguları açıklamasını veya mantıklı hale getirmesini isteyebilir (fakat bu imkansızdır, çünkü duyguların mantıkla pek işi yoktur). Birer yetişkin olarak, bu insanlar duygularıyla temasa geçmektense, onlarla akılla başa çıkmayı yeğlerler. Kendilerinin ve başka insanların duyguları hakkında konuşup durmak isterler. Karşılaştığım bazı vakalarda İkizler’deki taklitçi Ay’a sahip insanlar akılları kanalıyla bazı durumlarda bir şeyler hissetmeleri gerektiğini biliyorlardı ve sosyal açıdan kabul görebilmek için aslında hissetmedikleri duyguları hissediyormuş gibi yapıyorlardı.
AY TOPRAK BURÇLARINDA
Ay’ı toprak burcunda olanlar da duygularıyla başa çıkarken bir miktar güçlük çekerler. Eğer onu göremiyorsanız, dokunamıyorsanız, ya da tadamıyorsanız, o gerçek değildir. Oğlak ve Başak’taki Ay bu “mantıkdışı” duyguları analiz edip elemek ister. Boğa’daki Ay duyguları ve geri kalan hemen herşeyi kabullenmeye daha yatkındır, ancak dinginliği oluşturmak için de çok uğraşacaktır. Oğlak veya Başak’taki Ay’a sahip insanların kendilerine izin verdikleri temel duygu kusursuz olamadıkları için kendilerini suçlamaktan doğan melankolidir -doğrudan aşırı eleştirel ebeveynlerinden aktarılan bir duygu. Buna rağmen, toprak burcundaki Ay duygulara uygulanabilirlik açısından yaklaşır -probleme neyin yol açtığını bulmaya çalışır ve üstesinden gelebilmek için adımlarını nasıl sağlam atabileceğini araştırır. Bu nedenle, içlerinde duygusal krizler yaşayan ve neticede dış dünyanın talepleriyle başa çıkmakta zorlanan insanlara bu kişiler bir Cebelitarık Kayası gibi görünürler.
AY ATEŞ BURÇLARINDA
Ay’ları ateş burcunda (Koç, Aslan, Yay) bulunan insanlar yaşamda karşı karşıya kaldıkları çoğu duruma daha aktif, hatta bazen saldınganca tepki verirler, tabii bu duygular için de geçerlidir. İçgüdüsel olarak kendilerini canlarını sıkan şeyi durdurmaya veya ihtiyaçlarının ardından gitmeye seferber ederler. Öfke çoğumuzun başa çıkmakta zorlandığı bir duygudur, ancak burada Ay’ı ateş burcunda olanlar diğer burçlardan daha iyi durumdadırlar (eğer Ay Pluto, Satürn veya Neptün’den gerilimli bir açı almamışsa). Benim Ay’ı ateş burcunda olanlarda saptadığım en belirgin özellik başkalarının duygularına duyarsızlıktır. Kendi işleriyle öyle “aptalca istekli” meşguldürlerki, durup da sizin onların hareketleriyle ilgili neler hissedebileceğinizi düşünmeyi akıl edemezler. Önce onların ilgisini çekmek zorunda kalırsınız. Eğer bir şekilde onların bir parçası olarak tanımlanırsanız (tipik bir Aslan veya Koç tavrı), veya egoları işin içine girerse, sizin duygularınıza da kendi duygularına verdikleri tepkiyi verirler –“Hücum!”.
AY SU BURÇLARINDA
Su okült öğretilerde duyguları temsil eder ve Ay’ları su burçlarında olanlar diğer burçlarda olanlardan daha duygusaldırlar. Buna sempati göstermeyen bazı ruhlar onların bununla mest olduklarını bile söylerler. Ay Akrep’te ve Yengeç’te olduğunda duyguları deneyimlerken, keşfederken ve hazmederken hatırı sayılır miktarda enerji sarf edilir. Ne kadar çelişkilidir ki, en duygusal olma potansiyeline sahip Balık’taki Ay sürekli tatsız duygulardan kaçmaya çalışır. Bunun sonucunda, bazı durumlarda, bağımlı bir kişilik geliştirebilir veya bir hayal dünyasında yaşamaya başlar. Ay’ı su burcunda bulunanlar diğer insanların duygularına da çok duyarlıdırlar ve tepki verirler. Genellikle sezgisel olarak sizin hissettiğiniz duyguları hissederler. Bu insanların temel zorlukları duygularıyla aşırı meşgul oldukları için dış dünyayla başa çıkmakta verimli olamamalarıdır. Yaşamın çoğu alanında olduğu gibi, duygular arenasında da denge sağlamak zorunludur.
Bitirirken, doğum haritamızdaki Ay’ın ve Ay’la bağlantılı olan, köklerimizi ve temellerimizi gösteren dördüncü evin çok önemli olduğunu söylememiz gerekir. Eğer haritanızdaki Ay zor bir burçta buluyorsa veya gerilimli açılar alıyorsa, temelleri atarken veya kökleri salarken bir şeyler yanlış gitmiş demektir. Bu durumda, bağlılık ve güvenme yeteneği derinden etkilenmiştir ve duygularla dengeli biçimde başa çıkmak güçleşmiştir. İşte bu nedenle bir haritadaki Ay’ı iyi anlamak çok önemlidir.
Çeviren: Mehmet Arap
DONNA CUNNINGHAM sosyal çalışma alanında lisansüstü diplomasına ve 25 yıllık danışmanlık deneyimine sahiptir. Çok sayıda astroloji kitabının yazarıdır. Bu makale “An Astrological Guide to Self-Awareness” kitabından alınmıştır.