84 (83.75) yıl
URANÜS DEVİNİMİ
Uranüs’ün 84 yıllık devinimi astrolojide bir insanın ömrüne eşit kabul edilmektedir. Yaklaşık 21 yaşında Uranüs’ün ilk karesi, 42 yaşında karşıt açısı ve 63 yaşında ikinci karesi yaşanır. Bu dönemler diğer planetlerin devinimlerinde de kritik dönemlerdir. Insan doğduğu an bir birey olarak dünyaya adım atmış olur ve yaşamı boyunca bir yanda kendisi, diğer yanda yaşamındaki kişiler ve toplum arasında bir denge sağlamaya çalışır. Bu çabada en can alıcı nokta kişinin kendisini iyice tanıması, yaşamında nelerin olmasını istediğini ve istemediğini gerçekçi bir şekilde saptanmasıdır. Bu yapıldıktan sonra ikinci aşama diğer insanlara neyi, ne kadar vereceğini ve diğerlerinden ne beklediğini tesbit etmektedir. Böylece kişi kendi bireyliğini diğerlerinin etkisi altında kalmaktan korumuş, yaşamda kendini gerçekleştirme, kendisiyle barışık olma şansına kavuşmuş olur. Kendisiyle barışık bir insan da topluma, kendisi için bir şey beklemeden, hizmet edebilir. Uranüs devinimi işte bu süreçtir, yani bireyleşme devinimidir. Burada bireylik, ben merkezci bireysellikle karıştırılmamalıdır. Sonuçta sadece kendini düşünen bir insan olmaktan söz etmiyoruz, aksine topluma, insanlığa daha sağlıklı hizmet edebilen, diğer insanlarla sorunsuz bir şekilde payşalım ve işbirliği gerçekleştirebilen bir insan olmaktan söz ediyoruz.
Uranüs düzensiz dönüş hızına sahip, ağır hareket eden bir planettir. Ayrıca bir planet enerjisi etkisini tam açıdan en az beş derece öncesinden hissettirmeye başlar. Bu nedenle Uranüs’ün 21 yaşında gerçekleşmesi beklenen ilk kare açısı, bir insanda, etkisini 18-21 yaşları arasında gösterir. Bu dönem daha önceki planetlerde de anlattığım gibi evden ayrılma dönemidir. Kişinin aileden kopup, ayrı bir birey olarak kendi yaşamını yönlendireceği kararlar bu dönemde verilir. Kişi evlenir, çalışma hayatına başlar, eğitimi nedeniyle ayrı bir şehre taşınır, kendine ait eve taşınır, otoriteyle çatışma sonucu eğitimini yarıda bırakır, polisle başı belaya girer. Kişi artık bağımsızlaşmaktadır. Bu bağımsızlaşma her zaman kolay olmaz. Kişinin kararlarına aile karşı çıkabilir veya bazı kararlar sadece aileye tepki nedeniyle alınabilir. Çoğunlukla aile büyüklerinin öğütlerine kulak asılmaz. Artık reşit olmuş insan istediği herşeyi yapabileceği duygusundadır ve aileyle, toplumla, düzenle karşı karşıya kalır. Bu sürtüşme kişinin kendisini tanımasına, kendi bireyliğini koruyarak diğerleriyle ilişkisinde denge sağlamasına yardımcıdır. Düzeltilmesi gereken şeyler için bir fırsattır. Bundan ne kadar faydalanabileceği tamamen kişinin kendine kalmıştır. Bu şekilde verilen kararlar ne olursa olsun yaşamımızda bundan sonra uğraşacağımız konuların habercisidir. Yani bu kararlar kaderimizdir. Bu dönemde ektiklerimizi ileride biçeriz. Bunlar büyümemiz için gerekli derslerdir.
Uranüs’ün deviniminde en kritik zaman 38-42 yaşları arasında yaşanan karşıt açıdır. Bu orta yaş krizi döneminde kişinin olgunlaşan bireyliği kendisine dayattığı veya dayatılan bazı koşullardan bunalmış, kendini ifade etmeye çalışıyor ve Uranüs enerjisi bizim kendimizle yüzleşmemizi sağlıyordur. Gençlikte verilen kararları gerçekleştirdik mi? Bu kararlar bizim için doğru kararlar mıydı? Evliliğimiz, ilişkilerimiz, işimiz bize doyum sağlıyor mu? İşte bütün bu soruları sorar, yaşamda bazı düzenlemelere girişiriz. Evliliğimizi artık daha fazla sürdürmek istemediğimizi fark edip boşanabiliriz. Seçtiğimiz iş kolunun kendi yapımıza ters düştüğünü hissedip değişiklik yapabiliriz. Veya değişiklik gereğini hissettikçe bunlara daha fazla sarılmaya çalışabiliriz. Böylece bu alanlarda kendi insiyatifimiz dışında öngörülemeyen terslikler yaşayabiliriz. Bu tersliklere de direnmeye çalışıp hastalanabiliriz. Içten gelen bir yenilik, değişiklik arzusu uç noktadadır. Kendi bireyliğini besleyen yapılar içinde yaşayan kişiler bu dönemde o yapıları geliştiren, güzelleştiren girişimlerle uğraşırlar. Böyle yaşamayan kişiler ise bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde yaşamlarında değişiklik yapmak zorunda kalırlar. Hayatın yarısı tamamlanmış, istekleri gerçekleştirmek için fazla zaman kalmamıştır. Ne yapması gerektiğini fark edenler için ikinci bahar başlar. Fark edemeyenler ise bu fırtınada boğulabilirler. Bu dönemde dağıtanlar, tozutanlar çoktur. “Kırkından sonra azanı teneşir paklar”. Gerçekte tüm yapılması gereken kişinin kendi içinin sesini dinleyip, içine sinen bir hayatı yaşamaya başlamasıdır. Ancak insan içini dinlemese dahi, hatta bu durumda daha fazla, dış dünyada acayip olaylar yaşanır. Örneğin aslında fena gitmeyen evliliğnden monotonluk nedeniyle bunalmış bir kişi bu alanda önlemler almayı, renk katmayı düşüneceğine yei, taze, değişik görünen bir ilişkinin peşine takılıp evini terk edebilir. Özgürleşme isteği veren Uranüs’ün etkisi geçtikten sonra bu yeni ilişki de sona erer ve kişi ne olduğunu farkedenmeden yalnız başına kalakalır.
Uranüs’ün bu karşıt açısından önce kişinin dikkati dış dünyaya, orada bir şeyler başarmaya, orayı deneyimlemeye dönüktür. Karşıt açıodan sonra içe döner, dış dünyada yaşadıklarını sindirir ve kişi bu verilerle kendini yeniden yapılandırır. Geçmişte eksik kalanlar, ihmal edilenler devreye girer. Yaşamın anlamı sorgulanır. Bu dönemden sonra kişinin içine sinen bir yaşamı sürdürmesi çok önemlidir. Kendisi için önem taşıyan şeylerle uğraşması, kendini ifade etmesi, kendi isteklerini gerçekleştirmeye başlaması şarttır. Aksi takdirde ileride daha fazla mutsuzluk, doyumsuzluk yaşayacak, hayatı anlamsızlaşacaktır.
Yaklaşık 63 yaşında Uranüs’ün ikinci karesi yaşanırken kişi yine kendisi ile toplum arasındaki sürtüşmeyle uğraşmaktadır. Emekli olma, toplumdaki yertimizi gençlere bırakma zamanı gelmiştir. Fiziksel olarak kendimizi daha güçsüz hissederiz. Bu yeni süreçten olumlu olarak faydalanabilmek kendimizi yeniden tanımlamamızı gerektirir. Bugüne kadar anne, baba, iş adamı, çalışan kişi olduğumuz için ihmal ettiğimiz şeylerle, özel ilgi alanlarımızla uğraşmaya başlarız. 42 yaşında kendisini doyuracak bir hayata adım atanlar için bu kare zorlu değildir. Ancak ne yazık ki herkes bu dönemi serinkanlılıkla karşılayamaz. Yaşama yeni bir boyut katmayı beceremeyen bazıları yaşamı durdurmayı seçer. Bu gerçek bir ölüm değildir, yaşamaktan vazgeçmektir. Sağlık sorunları başlar. Kişi kendini işe yaramaz hisseder. Bu duyguyla otoritesini korumaya çalışır ve sonuçta kendini mutsuz hissedeceği çeşitli çalışmalara neden olur.84 yaşında Uranüs kendisiyle kavuşum yapar ve bireylik süreci tamamlanmış olur. Yeni bir doğuşun zamanı gelmiştir. Bazı sanatçılar en güzel eserlerini bu yaşta üretebilirler. Bu enerjiyi olumsuz kullanan kişiler ise diğer insanlara, yakınlarına kök söktürebilirler. Sürekli sağlık sorunlarından dert yanan, gençleri eleştiren yaşlılar bu kategoride yer alırlar.
Barış İlhan, Astrolojide Yetişkinlerin Buluğ Çağı, İlhan Yayınevi, 1997