Shakespeare’in  Oyunlarındaki Astrolojik Referanslar*

Gözde Kara

Ozan William Shakespeare (1564-1616) Elizabeth döneminde yaşamıştır. O dönemde astroloji oldukça yaygın olduğu için, o da astrolojiden ciddi ölçüde etkilenmiş ve eserlerinde birçok astrolojik referans kullanmıştır. İngiliz Rönesansının yaşandığı o devirde, İngiltere Kilisesi, Roma kilisesinden ayrılmış ve teleskobun icadı, Kepler’in Gezegensel Hareket Yasaları ve Kopernik’in Güneş Sistemi modeli gibi bir dizi önemli bilimsel keşif yapılmıştı. Şüphesiz ki, astronomi o dönemde son derece önemliydi. Shakespeare döneminde astronomi ve astroloji birbirlerinin yerine kullanılabilen, diğer bir deyişle iç içe geçmiş iki sözcüktü. O dönemki astronomi daha çok bugünkü astrolojiye benzer bir bilimdi ve birçok Rönesans astronomu aynı zamanda krallara ve saray mensuplarına doğum haritası yorumlayarak hayatlarını kazanan astrologlardı. Shakespeare, John Dee’nin (I.Elizabeth’in kişisel astroloğu), Kopernik’in, Kepler’in ve o dönemin en ünlü astronomlarından birisi olan Tycho Brahe’nin çalışmalarından bir hayli etkilenmiştir.

Elizabeth dönemindeki halk yıldızların ve gezegenlerin etkilerine inanırdı. Astroloji sadece sarayda değil halkın arasında da oldukça popülerdi. Tutulmalar ve dolunaylar gibi yaklaşan göksel olayları listeleyen, hava raporu ve o yıl nasıl tarım yapılması gerektiğine dair tavsiyeler veren takvimleri (“Kehanetler” diye de adlandırılır) satın alırlar ve en son astrolojik öngörüleri takip ederlerdi. Bir Yaz Gecesi Rüyası oyununda, Bottom ve oyuncu arkadaşları, performanları için en uygun günü seçmeye çalışırken, Bottom bir takvim ister: “Bir takvim…Bir takvim bulun hemen! Takvime bakın, ay ışığı olacak mıymış, bulun ay ışığını!” (3.1.47) [1]

Shakespeare eserlerinde açı, kavuşum, takımyıldızı, tutulma, ay düğümü, orb, kuyrukluyıldız, geri hareket, başucu noktası gibi birçok astrolojik ve astronomik terim kullanmıştır. Gökyüzünün insanlarla bağlantılı olduğu görüşünü destekler nitelikte yazmıştır. Yarattığı birçok karakterin eylemi,  yıldızlar ve gezegenler tarafından ya desteklenir ya da engellenir ve felaketlerin sorumlusu ise olumsuz astrolojik konfigürasyonlardır. Onikinci Gece’de Sebastian gemi kazası geçirir ve yıldızların ona karşı olduğunu düşünür. Arkadaşı Antonio’ya onu bırakması için yalvarır:

Antonio: Biraz daha kalmaz mısınız? Bari sizinle birlikte gelseydim.

Sebastian: Sabrınıza sığınarak söyleyeyim, hayır. Şu sıralar, yıldızlarım üzerimde kara kara ışıldıyorlar; kara yazgım belki size de bulaşabilir.  – (2.1.1-5) [2]

Elizabeth dönemi seyircisi Merkür’ün yalanları ve hırsızlığı, Ay’ın duyguları, beslemeyi ve büyütmeyi, Mars’ın askerleri temsil ettiğini, Satürn’ün uğursuz ve Jüpiter’in ise uğurlu olduğunu biliyordu. IV. Henry oyununun ikinci bölümünde Prince Hal, fahişe Doll Tearsheet ve Falstaff arasındaki bir öpücüğü tarif etmek için kavuşum terimini kullanır. “Bu yıl Satürn ve Venüs kavuşumda! Takvim bunun için ne diyor?” (2.4.269-70) [3] Burada Doll bir fahişe olarak Venüs ile; Fallstaff ise yaşlılığı temsil eden gezegen Satürn ile bağlantılıdır.  Antony ve Cleopatra oyununda, Sezar “insanların Jüpiter’i” olarak çağrıldığında, Shakespeare’in seyircisi bu ifadeyle Sezar’ın asaletinden, diğer bir deyişle onun karakterine has özelliklerden bahsedildiğini anlardı. (3.2.9) [4]

Kral Lear oyununda Shakespeare, Büyük Ayı gibi bazı takımyıldızlarından ve Ejderha’nın Kuyruğu’ndan (Güney Ay Düğümü) bahseder. Gloucester Kontu’nun gayri-meşru oğlu ve oyundaki baş antagonist (karşıt kişi/baş düşman) Edmund şöyle konuşur:

“Babam annemle Ejderha’nın Kuyruğu altında birleşmiş,

Ben de Büyük Ayı’nın altında doğmuşum,

Huyum da ondan kaba saba ve şehvetli olmuş! Saçma!

Ben piç olarak ana rahmine düşerken,

En saf yıldız göklerde parlasaydı bile, ben neysem o olurdum yine!”  (1.2.139-144) [5]

Burada Ozan sadece Ejderha’nın Kuyruğu’nun (Güney Ay Düğümü) olumsuz etkisinden söz etmekle kalmaz; aynı zamanda gayri-meşru bir çocuk olan Edmund’un talihsizliğini vurgulamak için, Zeus tarafından tecavüz edilip hamile bırakılan mitolojik figür Kalisto’yu simgeleyen Büyük Ayı’ya da atıfta bulunur. Kalisto dışlanıp bir ayıya dönüştürüldüğü için, toplumda da “düşmüş kadın” arketipini temsil eder. Tekrar Onikinci Gece’de, Sir Toby Belch ve Sir Andrew Boğa burcu ile ilgili yanlış ama komik bir tartışmanın içine girerler.​

Andrew: …Artık alem yapmanın sırası geldi.

Toby: Başka ne yapacağız sanki? Boğa burcunda doğmadık mı?

Andrew: Boğa burcu mu? Yani kasıklar ve kalp.

Toby: Hayır efendim, bacaklar ve kalçalar. (1.3.134-137) [6]

Bu konuşma, her bir burcun vücudun belirli bir bölümünü yönettiğine dair astrolojik kavrama dayanır. Fakat aslen Boğa burcu boynu, Yay ise kalçaları yönetir. Shakespeare’ın seyircisi buradaki kasten yapılmış hatayı fark eder ve bu şakaya gülerdi.

Shakespeare,oyunlarındaki olay örgüsünü ve karakterleri geliştirmek ve onlara incelik kazandırmak için astrolojiye başvurmuştur. Yeter ki Sonu İyi Bitsin adlı oyununda,  kadın kahraman Helena ve Floransa Dükü adına savaşması için kocası Bertram’ı uzaklara gönderen korkak asker Parolles arasındaki konuşma Mars’ın etkisi ile ilgilidir:

Helena: Mösyö Parolles, hayırsever bir burçta doğduğunuz belli.

Parolles: Mars’ın altında doğmuşum.

Helena: Ben de özellikle Mars’ın altındadır diye düşünmüştüm.

Parolles: Niye özellikle Mars’ın altında?

Helena: Savaşlar size öyle ezmiş ki, Mars’ın altında doğmuşsunuz mutlaka.

Parolles: En güçlü olduğu zaman.

Helena:  Bence daha ziyade geri hareketteyken.

Parolles: Neden böyle düşünüyorsunuz?

Helena: Savaştığınızda hep geriye çekiliyorsunuz da ondan.

Parolles: Ama bu taktik gereği.

Helena: Evet kaçmak da öyle; can korkusu girince işin içine. Ama sizdeki cesaretle korku karışımı sanki kanatlı bir erdem, size de çok yakışıyor.  (2.1.56) [7]

Burada Helena Mars’ın geri hareketinden bahseder. Shakespeare seyircisinden bir askerin doğum haritasında geri hareketteki Mars’ın ciddi bir güçsüzlüğe işaret ettiği gerçeğini fark etmesini beklerdi çünkü geri hareketteki Mars, hayati önem taşıyan adımları dahi atamayan, geri çekilmeye eğilimli ve korkakça davranan bir askere işaret edebilir. Helena belki de Shakespeare’in en çok astroloji bilgisine sahip olan karakteridir. Oyun boyunca yıldızların ve gezegenlerin etkisinden birçok kez bahseder. Fakat Helena talihsizliği için yıldızları suçlamaz, bunun yerine Bertram’ın kalbini kazanmak üzere harekete geçer: 

“Çareyi her zaman göklerden beklesek de

 Kaderimizi çizmek çoğu kez bizim elimizde,

Tanrı özgür irade verdiğine göre bize,

Miskinlik ediyorsak sorun kendimizde.”  (1.1.223-226) [8]

Helena yıldızların ve gezegenlerin yaşamı üzerindeki etkilerine inansa da, özgür iradesi olduğu gerçeğinin de farkındadır ve harekete geçecek kadar cesaretlidir.  Ancak Shakespeare’ın en ünlü oyunlarından birisi olan Romeo ve Juliet’te, oyunun sonunda aynı cesareti Romeo karakterinde göremeyiz. Oyunun başında koro aşıkları “yıldızların engel olduğu” aşıklar olarak adlandırır ve bu ifade hiç şüphesiz yıldızlardan kaynaklanan kötü talihlerinden dolayı açı çektikleri gerçeğine işaret eder. Trajedi talihsiz rastlantılarla doludur ve aileler birbirlerine düşmandır. Romeo’nun olumsuz astrolojik etkilere olan inancı ile onun kolayca çaresizliğe düşme eğilimi birleşince sonuç ölümcül olur. Juliet’in öldüğüne dair yanlış bir haber aldığında şöyle der: “Demek öyle ha? Öyleyse yıldızlar meydan okuyorum size!” (5.1.24) [9] Fakat gerçekte Romeo yıldızlara meydan okumaz; onlar ile mücadele etmek yerine kendisini öldürerek kaçmayı tercih eder. Onun göksel etkilere boyun eğmesi olayların tam bir trajedi ile sonuçlanmasına yol açar.

Shakespeare karakterlerinin kişilik özelliklerini hem burçlarla hem de gezegenlerle ilişkilendirerek yaratırdı. Karakterlerin mizaçlarını ve özelliklerini belirginleştirmek için genellikle onları abartır ve onların kişilik tiplerini ve eylemlerinin ardındaki nedenleri tam olarak çözmemiz için gereken şifreleri verirdi. Örneğin, Kuru Gürültü adlı oyunda, gayri-meşru çocuk Don John şöyle der: “Satürn’ün altında doğmuşum…Ne olduğumu saklayamam: bir derdim varsa üzülürüm ve hiç kimsenin şakasına gülemem…”  (1.3.9-11) [10]

Shakespeare’in zamanında çoğu insan Dört Mizaç Teorisine inanırdı ve “dünyevi” (Ay’ın altında) olan herşeyin doğasını dört elementin – toprak, su, hava ve ateş – birleşiminden aldığına inanırdı. Shakespeare doğal olarak unutulmaz karakterler yaratmak için bu dört mizaç tipini – Melankolik, Kolerik, Flegmatik, Sanguin – oyunlarında kullanmıştır ve seyirciye karakterlerin mizaçlarına dair birçok ipucu vermiştir. Olumsuz ve olumlu bazı özelliklere vurgu yapması, hem karakterlerin kişiliklerindeki dengesizliklerin sonuçlarını keşfetme şansını yakalamasına hem de oyunlarında amaçladığı komik ya da trajik etkiyi yaratmasına olanak sağlamıştır. Melankolik tipe verilecek en iyi örnek hiç şüphesiz trajik kahraman Hamlet’tir. Henüz oyunun başlarında annesi Gertrude ona sağlığının nasıl olduğunu sorduğunda mizaç tipini açıkça gösterir: “…Ne sade kuzguni pelerinim, anneciğim, ne yasların giymesi adet olmuş karalar, ne tıkanan göğüsten kopan hıçkırıklar hayır, ne gözden durmadan akan yaşlar, ne yüzdeki bezgin ifade, ne de ıstırabın bütün şekilleri, hal ve görünüşleri beni gerçekten anlatabilir.” (1.2.77-83) [11]

Hamlet’in dış görünüşü ağır, kişiliği kasvetli ve depresiftir. Derin düşünmeye eğilimli olmasının yanısıra harekete geçme konusunda isteksizdir. [11] Shakespeare’in Kolerik tipleri oyunlarda fark edilmesi en kolay tiplerdir. Aşırı derecede öfkeli ve vahşi karakterler olarak bu tipler Shakespeare tarafından oyunda çatışma ve hareket yaratmak için kullanılmıştır. Nasıl Hoşunuza Giderse adlı oyunda kötü karakter Oliver bu tipe iyi bir örnektir. Küçük erkek kardeşi Orlando’yu eğitim alma şansından yoksun bırakır ve güreşçi Oliver’ı onu ciddi bir şekilde yaralaması için zorlar: “Onun parmağını kırar gibi boynunu kırmanı öyle çok isterim ki!” (1.1.124-125) Planı suya düştüğünde ise, Oliver Orlando uyurken evini yakmaya çalışır. [12]

Oyunlarda görüldüğü üzere, Shakespeare genel anlamda iyi bir astroloji bilgisine sahipti fakat bu konuda usta değildi; çünkü astrolojinin teknik yönlerinden hiç bahsetmez. Onun nasıl bir insan olduğuna dair hemen hemen hiçbir şey bilmiyoruz çünkü yaşadığı çağın önemli olaylarına dair ne gibi düşünceleri, inançları ve yaklaşımları olduğunu anlatan herhangi bir otobiyografi bırakmamıştır. Onun düşüncelerini ve astroloji bilgisini daha ziyade şiirleri, soneleri ve oyunlarındaki karakterler aracılığıyla öğrenebiliyoruz. Martin Lings’in belirttiği gibi: “Genellikle söylendiği üzere Shakespeare’in karakterlerinin olağanüstü çeşitliliği onun kendisiyle ilgili birşeyler keşfedebilmemizi olanaksız kılar. Bu görüş belki onun mizacıyla ilgili olarak bir ölçüde doğru kabul edilebilir fakat onun hayata bakış açısına ve ideallerine gelince bu kesinlikle yanlıştır. Onunla ilgili dolaylı olarak kötü karakterlerinden bile çok şey öğrenebiliriz ve kahramanlarından daha da  fazlasını öğreniriz, özellikle oyunun sonlarına doğru, karakterleri bütünüyle geliştirdikten sonra bu daha kolaydır.”  [13]

Kaynaklar:

  1. Shakespeare,William, The Complete Works of William Shakespeare. Champaign,IL: Copyright The World Library Inc.,1990-1993.Provided by Project Gutenberg e-text of Illinois Benedictine College. (Retrieved from Manybooks.net) p.1406
  2. Shakespeare, World Library Inc. p.2042
  3. Shakespeare, World Library Inc. p.577
  4. Costello, Priscilla, Shakespeare and the Stars:The Hidden Astrological Keys to Understanding the World’s Greatest Playwright, Ibis Press, 2016. Kindle Version 1.20.1- 47037 by Amazon Inc. (Introduction Section, Astrology and Shakespeare:His Attitude to and Knowledge of Astrology, para 4.)
  5. Shakespeare, World Library Inc. p.1058
  6. Shakespeare,William,The Complete Works of William Shakespeare, Oxford University Press, 1916.The Oxford Shakespeare,ed. with a glossary by W.J. Craig M.A. (Retrieved from http://files.libertyfund.org) p.1565
  7. Shakespeare, Oxford University Press, p.1414-1415
  8. Shakespeare, Oxford University Press, p.1415
  9. Shakespeare, World Library Inc. p.1745
  10. Costello, Priscilla, Ibis Press, 2016 (Chapter 2:The Planets, The Elements and The Humors, para 2)
  11. Costello, Priscilla, Ibis Press, 2016 (Chapter 2:The Melancholic Type:Keyed to Earth and Saturn, para 2)
  12. Costello, Priscilla, Ibis Press, 2016 (Chapter 2:The Choleric Type:Keyed to Fire and Mars, para 6)
  13. Martin,Lings, Shakespeare in the Light of Sacred Art, London,George Allen& Unwin Ltd. 1961. p.15

*Bu yazının İngilizce orijinali Geocosmic Journal’ın Bahar 2018 sayısında yayınlanmıştır.

Close