‘‘Yıldızların kararıp, düştükleri dev kuyular gördüm’’
HORUS ( Mısır Tanrısı)
Profesör Stephen W.Hawking, The Physics of Star Trek (Uzay Yolculuğunun Fiziği) adlı yeni bir kitaba yazdığı ön sözde zamanda yolculuğun mümkün olabileceğini öne sürdü. Zamanın iki ya da tek yönlü bir yolculuk olup olmadığı konusu, Aziz Augustin’in ‘‘zaman geçici bir şey midir, yoksa her zaman mevcut olmuş mudur?’’ sorusunu ortaya atmasından bu yana 1500 yıldır insanların kafasını kurcalamayı sürdürüyor.
Bundan 100 yıl önce H.G. Wells, The Time Machine (Zaman Makinası) adlı romanında bu konunun fizikçilerce araştırılmasını önermişti.Mekanda (gerçekte mekan-zaman ya da uzay-zaman) istenen yönde yolculuk yapılabildiğine göre, acaba zaman içinde de istenen yönde seyahat edilebilir mi problemi teorik fizikçilerin zihnini kurcalıyor.Cambridge Üniversitesi’ndeki Isaac Newton kürsüsü profesörü Stephen Hawking, daha önce, eğer evrenin genişlemesi sona erer ve küçülmeye başlarsa, zamanın geriye doğru işleyebileceği fikrini ortaya atmıştı. Ama bu nasıl bilinebilirdi? Çünkü, bu takdirde, düşünce de geriye doğru işleyecekti. Fakat 1980’lerin sonunda, Hawking Zamanın Kısa Tarihi adlı, yalnıza ciltli baskısı 6 milyon satan kitabın ilk yayınlandığı sırada, tartışmalar kızışmaya başladı. Hawking yalın ve katı kabullerle zamanda yolculuğa izin vermiyordu. Uzayda evrenin çeşitli parçalarını birbirine bağlayan ‘‘solucan delikleri’’ vardı. Kafaları karıştıran da bu Worm Hole’lardı zaten. Hawking California Institute of Technology’deki dostu Kip Thorne 1994’te yayınlanan Kara Delikler ve Zaman Boşlukları adlı kitabında, genel relativiteye ilişkin öndeneyimlerin, uzaydaki bir solucan deliğinden zamanda seyahat etmeyi mümkün kıldığını öne sürdü. Ancak bunun için deliklerden birini açık tutmak ve buradan bir insanı geçirmek gerekeceğini yazdı.
‘‘Solucan Delikleri’’, Einstein’ın varlığını öngördüğü, varsayımsal uzay boşluklarıdır. Eğer uzayda boşluklar varsa, zamanda da boşluklar olmalıydı. Ne var ki bu boşluklar atomdan milyar kere daha küçük ve hayal edilemeyecek kadar kısa süre ile varoluyor. Dolayısıyla, bu boşluklardan birini yakalamak, açık tutmak ve insanın geçeceği kadar genişletmek hayli güç olabilir. Başka bir bilim adamı, Princeton Üniversitesi’nden Richard Gott’a göre de, evrenin başlangıcı olan patlamadan, Big Bang’den arda kalan, sonsuz uzunlukta ve hayli gizemli şeyler olan ‘‘kozmik ipliklerden’’ ikisi alınıp aynı hızla birbirlerinin yanından geçmeleri sağlanırsa, teorik bir zaman makinesi yapmak mümkün olabilir. Kurt delikleri ‘‘sonsuz ihtimali’’ temsil eder. Bizim bildiğimiz uzayın ötesindedir. Sonsuz tünel burada üst üste labirent yumak gibi dolanır. Onların içinde zaman yoktur. İmkansız ve zamansız bir bölgedir. Bu atomaltı tüneller sayısız tanedir. Boyları uzar, kısalır, birbiri üzerine dolanan solucanlar gibi hep kıpır kıpırdır. Birbirlerine hiç dolaşmayan 10E-33 cm’lik hortumlardır ve her an heryerdedirler. Salınımlarıyla maddeye can verirler. Worm Hole’larda zaman olmadığı için dün ve yarın, en uzak ve en yakın, en büyük ve en küçük beraberdir. Zamanın ve mekanın ötesindedirler. Tünellerin kurgusu Geometrik-Dinamik denen iki yasayla yönetilir. Kıpır kıpır kaynayan bu geometrik biçim, dinamiktir. Tıpkı Windows’taki eğriler ve renkler adlı ekran koruyucu gibi. Döner, sallanır, uzar, kısalır, zamansızdır, dinamiktir. Philedelphia Deneyi’nde bu bölgeyi görmeleri muhtemel tayfaların gözlerindeki dehşete ve şaşkınlığa şaşırmamak gerekir. Bu tüneller zaten imkansızı temsil ettikleri için her türlü garabete neden olabilirler. Telepati’den rüyalara, ilhamdan ışınlanmaya kadar çözemediğimiz herşeyin sebebi olabilirler. Kurt delikleri hakkında bu yazılanlardan sonra bir de şunu okuyun; Mısır Piramitlerinde bulunmuş bir yazı:
‘‘Ey İnsanoğlu, bu parşomende yazılı olanları iyi oku. Oku; burada varolmadığın günleri bulacaksın. Eğer Tanrıların bahşettiği bilgeliğe sahipsen… Oku çoçuğum; çok uzaklardan sana henüz ulaşan geçmiş ve geleceğin sırlarını oku… İnsanoğlu ebediyetten bugüne kadar sadece burada yaşamadı. Bir çok kere, zamanda, dünyada yaşadı. Herbirinin arasında karanlık perdesi var. Ve şimdi kapılar açılacak ve başlangıçtan beri varolan tüm karanlık tüneller aydınlanıp görünecekler.İnancımız bize sonsuz yaşamı öğretti;şimdi ebediyeti sonun sonun ve başlangıcın olmadığını anladık.Bu bir sonsuz daire… Çember yasasına göre; eğer bir şey doğruysa herşey doğrudur. Yaratıcı, çeşitli şekillerde yüzünü gösterdi. Aslında o birdir. İstedi ki; tek bir tanrı olarak bilinsin. Henüz herşey yanlış. Görünmeyen zamanların kudreti ruhların tümünü bağlayacak dünya öldüğünde; sona geldiğinde ve bu arada bütün ayrı geçmişler onlara açıklanmış olacak.’’
Hazırlayan: İlker EM
Kaynak:
Yıldızların Zamanı – Time For The Stars, Alan LIGHTMAN
Evrenin Kısa Tarihi – A Short History Of The Universe, Joseph SILK
Bilim Ve Teknik Dergisi- Sayı 336 ve 270