MARS

Zeus (Jupiter) ve Hera’nın (Juno’nun ) oğludur. Fakat ikisinin de Mars’dan nefret ettiği söylenir. “Iliad” ile Savaş Sanatını öven Homer bile Mars için “Katil Ares”, “Vahşi Ares” tanımlamalarını kullanmış, söyleyecek iyi şeyler bulamamıştır. Mars’ın kız kardeşi Athene O’nu “öfke dolu, şeytani ve iki yüzlü yalancı” diye tanımlamıştır. Olimpos Dağı’ndaki bütün Tanrılar, savaştan, kavgadan ve dövüşmekten zevk alan Mars’tan nefret ederler, bir yandan da korkarlardı . Mars bulunduğu yere korku ve panik yayıyordu.

Yunanlılar’da çok ender olarak onurlandırılan Mars, Romalılar’da Jüpiter’den sonraki sırayı almıştır. Mars Roma’nın başı olarak görülmekteydi ve şehrin kurucularından olan Romulus ile Remüs’ün babasıydı. Romalılar için Mars, kahramanlığın ve savaş sanatının sembolüydü. O savaştan, kavgalardan ve dövüşmekten zevk alıyordu. Mart ayının isim kaynağı Mars’tır. Mart ayına bu açıdan baktığınızda, bahar havasının savaş hazırlıkları ve silahların taşınması için çok elverişli olduğunu fark edersiniz.

Babilliler Mars’a Nergal ismini vermişlerdi. Yunanlılar da olduğu gibi Savaş Tanrısı’nı sembolize ediyordu. Aynı zamanda öğlen güneşinin kavurucu etkisi ve veba gibi bulaşıcı yaygın hastalıklar da Nergal ile ilintiliydi. Babilliler tarafından yazıldığına göre Nergal ölüler dünyasına saldırı düzenleyerek, orada hüküm süren karanlıklar kraliçesini azletti ve yerine kendisini yeraltının kralı ilan etti. Bazı kaynaklara göre ise, Yunan Hades ve Persephone örneğinde olduğu gibi, Nergal Kraliçe ile birlikte yeraltı dünyasını yönetti. 

Nergal’in her olayda Güneş ve yeraltı dünyası ile ilişkilendirildiğini görüyoruz. Yani Mars sembolik olarak Güneş ve Pluto ile ilintilidir. Bu bağlantı Babilliler’den, hatta belki de eski Sümer medeniyetlerinden beri süre gelmektedir. Astrolojik olarak bunu Güneş’in Koç Burcunda yücelmesi ve eski yöneticisi Mars olan Akrep burcunun, daha sonraları 1930 yılında keşfedilen Pluto’nun yönetimine verilmesi ile gözlemliyoruz.

Mars’ı güçlü-kuvvetli hareketler olarak düşündüğümüzde Güneş ile yakınlığını görebiliriz. Eğer Mars’ı savaş ve yıkımın Tanrısı olarak düşünürsek Pluto ile paylaştığı benzerliği anlayabiliriz. Aradaki farkı görmek içinse Hint Efsanesine bir göz atalım.

Hindistan’da Mars, Kartikeya Tanrısı olarak anılır. Efsaneye göre Tanrılar kendilerini korkutan bir şeytandan ancak Shiva’nın 7 günlük oğlu sayesinde kurtulacaklarına inanıyorlardı. Bunun üzerine Shiva’yı cezbetmesi için çok güzel, hayali bir kadın yarattılar. Bu kadın öylesine baştan çıkarıcıydı ki, münzevi olan Shiva’yı bile etkiledi. Shiva’nın ateşli spermleri okyanusa düştü ve Pleiades tarafından beslendi. Şeytanı öldürmek üzere doğacak çocuk (Kartikeya) için toprak ve sudan bir cenin hazırlandı.

Hint Felsefesi ışığında baktığımız zaman Mars kendi içimizdeki şeytanları yok etmek için gerekli olan gücün ve amaçların kaynağı olabilir. Mars’ın yok edici bir güç olduğu şüphesiz, bu gücü içimizdeki şeytanların negatif enerjisini hareketlerimize taşıyarak gösterebilir. Fakat aynı enerjiyi içimizdeki kötülüğü iyiye dönüştürmek üzere de kullanabilir, böylece savaşı içimizdeki kötülüklere karşı veririz. Efsanelerde Mars’ın gücü her zaman seks temasıyla beraber yer alır. Ares Afrodit’in aşığıydı. Hint mitolojisinde Kartikeya Shiva’nın ateşli spermlerinden doğmuştu. Mars’ı tanımlarken seks ve saldırganlık arasında, ihtiras ve harekete geçme arasında bir bağlantı olduğunu görüyoruz.

Liz Greene’ye göre “çeşitli mitolojilerde yer almış Savaş Tanrıları sadece yaşamak için savaşmazlar, aynı zamanda zayıfları koruma içgüdüsüyle hareket ederlerdi. Yaşamsal fonksiyonları korudukları kadar ruhun bütünlüğünü de korurlardı. ”

Mısır’da savaşçı ruh bir Tanrıça olarak karşımıza çıkar, Aslan Başlı Sekhmet, Güneş Tanrısı Ra’nın kızıdır ve ilahi intikamın kaynağıdır. Norveç Mitolojisinde ise Zalim Thor, düşmanı vurmak için cennetten yıldırımlarını göndermektedir.

Psikolojik düzeyde Mars, potansiyel düşmanlıklarla dolu olan bu dünyada fiziksel, duygusal, entelektüel ve ruhsal olarak kendimizi savunma ve herkesten farklı bir şekilde ifade etme ihtiyacımızı temsil eder.

Mars her zaman “ Maskulen” arketip olarak düşünülür. Toplumun erkeklerden beklentisi Mars’a özgü fonksiyonlarını göstermeleridir. Bunun için doğdukları andan itibaren teşvik edilirler. Ancak bazı erkekler Mars özelliklerini bariz bir şekilde kimliklerinin içine almak istemeyebilir ve bu nedenle çocukluk çağından itibaren hemcinsleri tarafından öfkeyle eleştirlirler. Hatta spor ve maço aktivitelerine karşı ilgisiz olduklarında feminen olarak değerlendirilirler. Böylece yumuşak Mars’ları nedeniyle kurban edilirler.

Diğer yandan kadınların durumu da enteresandır. Toplum onların Mars’larını geliştirmelerini engeller. Çünkü onlar kadınlık imajı gereği nazik, alttan alan, hassas , güzel ve sevimli olmalılar. Bu nedenle onlara Mars’a özgü fonksiyonlarını bastırmaları öğretilir.

Mars’ı problem yaratan hale gelen bu insanlar hayatlarında ciddi sorunlarla karşılaşırlar. Örnek vermek gerekirse, pek çok kadın orta yaştan sonra aniden kontrol edilemez öfke ve düşmanlık hisseder. Aslında bu sonuç, bastırılmış veya ihmal edilmiş ve şimdi kendine bir çıkış arayan Mars’a işaret etmektedir. Bu durumda uzun süre hapsedilmiş olan bu öfkenin önce kişi tarafından fark edilmesi ve üzerinde çalışılması gerekmektedir. Öte yandan orta yaşa kadar kendilerini yumuşak Mars’ları nedeniyle acımasızca eleştirmiş olan erkekler artık gerçekte içlerinde bu gücün olduğunu öğrenmek zorundadırlar, ancak onların Mars’ları kendisini gladyatör arenasında değil de sosyal veya ruhsal alanda ifade etmek istiyor olabilir.

Ancak farkındalık başarıldığında kendi hayatımızın yöneticisi olabiliriz. Yukarıda örneklediğimiz gibi öfke Mars’ın en temel ifadelerinden biridir. ‘Hayır’ diyebilme kapasitemiz Mars’ın gücünden gelen pozitif bir göstergedir. Bu dünyada kurban rolünden sıyrılabilmemiz için değerli bir kapasitedir. Mars’ı iyi ifade edemediğimizde bastırılan öfke, pasif agresif tavırlar veya acımasız saldırganlık, kendi isteğini yasa haline getirmek başımıza sorun açar. Mars, Doğum Haritasında Güneş’in savaşan, mücadele eden kolu gibi görülebilir. Ne istediğimizi bilmek için bu kolun gücüne ihtiyacımız vardır. Bu güç aynı zamanda hayatımız boyunca hedeflerimize ulaşabilme şansımızdır. Hepinize şansınızı iyi kullanmanız dileğiyle….

 Hazırlayan: Meltem Ersoy

Kaynakça:
Ariel Guttman & Kenneth Johnson, “MYTHIC ASTROLOGY”, Llewellyn Pub.
Liz Greene, “MYTHIC ASTROLOGY”, Simon & Schuster Pub.

Close