DÖNÜŞÜM ZAMANLARI:SATÜRN-ÖTESİ PLANETLERİN TRANSİTLERİ-2

Verena Bachman

URANÜS TRANSİTLERİ

Uranüs transitleri, içerik olarak, yaşam ve davranış biçimlerimizle beklentilerimizin içinde bulunduğumuz yaşamsal dönem ve gerçek kimliğimizle ne kadar paralel olduklarını , gelişimimizi ne kadar desteklediklerini sınarlar. Çoğunlukla cesaret gerektiren şekilde yeni bir şeyin denenmesi için eskinin yıkılması söz konusudur. Uranüs transitlerinin ağırlık noktası  öğrenilmiş olan davranış biçimleri, düşünce kalıpları ve inançların günlük hayatımız üzerindeki etkileridir. Bu transitler bireyin kendi yoluna gitmesini engelleyen olaylar olarak kendilerini gösterirken biz artık gerekeni yapmak zorundayızdır ve bu da eski formun artık işe yaramaz hale geldiği anlamına gelir. Ayrıca bu dönem yeni ufuklara yelken açmak, çılgınca görülen fikirleri benimsemek ve çok genel anlamıyla bireysel özgürlük ve kendini gerçekleştirmek için olanaklar sunar.

Uranüs transitleri genellikle içsel ve kuvvetli bir sıkıntı, bir tür memnuniyetsizlik ve çabuk sinirlenmeye neden olur. Bilinen pek çok davranış ve alışkanlık artık sıkıcı olarak algılanır veya yük haline gelir. Uranüs’ün aktif olduğu alanda sakin, rahat ve  olageldiği gibi devam etmek olası değildir. 4. Ev sınırına transit yapan Uranüs veya Uranüs/Ay hareketleri evimizle ilgili alanlarda ve duygu dünyamızda hissedilen huzursuzluk şeklinde kendini gösterebilir. Burada sorulan soru gerçek ihtiyaçlarımızı giderebilmemiz için gerekli alan ve olasılığa sahip olup olmadığımızdır. Uranüs/Alçalan burç veya Uranüs/Venüs transitlerinin sorusu ise ilişkilerimizde kendimiz olabilmek için ne kadar özgür olabildiğimizdir. Yakınımdaki bu insanlarla değişmem, gelişmem ve yenilenmem mümkün mü? Uranüs/Güneş, Uranüs/Mars veya Uranüs/Yükselen transitlerinde gerek mesleki gerekse özel hayatımızda kendi yaratıcılığımızı ve bireysel enerjimizi dönüştürme yetimiz sınanır. Kendi yoluma gitmekte ve yeni bir şey denemekte özgür müyüm? Aynı şekilde Uranüs/Merkür transitlerinde de yine yeni bilgiler, bir takım yeni entelektüel çekicilikler ile eski bilgilerin gelecek için ne kadar yeterli olabilecekleri arasındaki çelişki sınanır.

Tüm bu konular bir Uranüs transitinde akut bir hal alırlar ve birey  var olan tüm formları sorgulamaya yatkınlık gösterir. Ancak önemli olan şey, neyin sadece değişiklik olsun diye yapıldığının, neyinse gerçekten fayda sağlayacak bir değişiklik olduğunun ayırdına varmaktır. Her değişiklik aslında gidilmesi gereken yolun destekcisi olmalıdır. Soru şudur: Eğer kendim gibi olabilseydim, ben aslında nasıl olurdum? ve Nasıl yaşardım? Tüm açılımlarımızın deneyimlenmesi buna bağlıdır. Temel motivasyondan yoksun olan bu değişimler önceleri insanın üzerinden bir yük kaldıran ve onu özgürleştiren etkiler yaratabilirler, ama ağızda nahoş bir tat da bırakabilirler. İçsel olan huzursuzluk kısa bir süre sonra geri dönecek ve ikinci bir değişikliğe ihtiyaç duyacaktır. Bu yüzden Uranüs transitleri sırasında bireyin her türlü hareketine neden olacak sonuçlara bilinçli bir şekilde odaklanması ve her durumda sorumluluğunun farkında olması gerekmektedir. Zira insan bir hışımla aslında kendisi için önemli olan, ancak bir yenilik gerektiren pek çok durumu ve ilişkiyi de bir çırpıda yok edebilir.

Bu transit esnasında insan eşinden dostundan, iş arkadaşlarından veya patronundan onu anlamasını ve anlayış göstermesini beklememelidir. Fark edilmesi gereken, yapılan değişikliklerin herkesi aynı derecede sevindiremiyeceği, hatta pek çok kere kızdıracağı ve kıracağı duygusu ile yaşamayı öğrenmek gereğidir. Eğer yapılan bir değişikliğe bireyin gerçekten ihtiyacı varsa, başka bir deyişle onun gerçek doğasının gerektirdiği şeyse, bu durumda tüm bu değişikliklerin yaratacakları sonuçları uzun vadeli olarak üstlenmek mümkündür. Bu değişiklik arzusu ile ergenlik çağındaki herşeye baş kaldırı arzusu arasındaki fark da budur.

Bazı insanlar (ağırlıklı Yin karakteri olanlar, sabit ve toprak burcu vurgusu olanlar, Satürn-, Ay-,Venüs- veya Pluto vurgusu olanlar) değişimi talep eden durumları görmezden gelmeye çok yatkındırlar. Böyle durumlarda zamanı gelmiş olan değişiklik ve yeniden yapılanma bireye başka insanlar veya olaylar aracılığı ile gelir: Evini veya işini kaybetmek, kazalar, iş yerindeki yeniden yapılanmalar ve tekrar yapılması gereken organizasyonlar gibi. Aynı zamanda eş, çocuklar, arkadaşlar ve hatta ebeveynlerin davranışlarından dolayı yaşam koşullarında değişiklikler olur. Onlar bizi terk ederek, bizle olan ilişkilerine yeni  kurallar getirerek Uranüs’ün fonksiyonunu üstlenmiş olurlar. Bazı insanlar için harekete geçip engellerle bizzat uğraşmak güç olduğundan, dışarıdan gelen değişikliklere uymak zorunda kalarak, değişen durumlar dolayısıyla yeni bir yola sürüklenmek daha olasıdır. Uranüs transitleri bizi kişiliğimizi özgür ve sorumlu biçimde ifade edebileceğimiz yaşam formları bulmamız için teşvik ederler. Bir Uranüs transitinde zaten var olan enerjiler aktif olarak kullanılarak gerekli değişiklikler kimi zaman bir oyun gibi gerçekleştirilir: Uranüs/Ay açısı yaşayan bir kişi evin bir yerini değiştirmek isteyebilir veya spontan bir ihtiyaç karşısında uyum göstermeyi deneyimler. Uranüs/Venüs ilişkilere yeni fikirler getirebilir. Uranüs/Mars ile insan eğlenceli, sıradışı bir şeyler yapabilir. Uranüs/Güneş kişiyi inatçı yapabileceği gibi sıradışılığını dile getirmek arzusunu da tetikleyebilir. Uranüs/Merkür ise bireyin tanımadığı bir alana ilgi duymaya başlayarak onunla uğraşmasına sebep olabilir, mesela internet üzerinden.

Uranüs transitinin genel olarak ortaya çıkardığı hareket bildik, tanıdık formları terk etmek ve önce ufak çapta yaratıcı fikirlerleri denemek çerçevesinde toplanır. Gerçekte önemli olan bireyin kendi içinden gelen ritme uymasıdır. Pek çok insan bir Uranüs transitinden önce kendi kendine “Acaba ne olacak?” türünden bir soru sorar. Sorunun cevabı “Herşey olabilir; ama asla beklediğiniz şey olmayacaktır” dır. Bu da gösteriyor ki, Uranüs transiti  herşeyden önce eski düşünce ve davranışlarımızı terk ederek yeni dünyalara açılmamızı talep etmektedir.

Uranüs aynı zamanda bizi akılcı olan kolektif dünyaya da bağlar. Transit esnasında başkalarının fikirlerine ve zihinsel enerjilerine fark edlir boyutta bir açıklıklık söz konusudur. Bir yandan da elektriksel ve elektromanyetik dürtülerın etkisi yoğunlaşır. Bu bireyin düşüncelerinin karmaşıklaşması, içsel bir programın ara vermeksizin çalışması anlamına gelir ve uyku bozukluklarına (Uranüs/Ay), bir konuya konsantre olma güçlüklerine, sinirlilik haline ve bilinçsiz hareketlere yol açar. İçten gelen bu güçlü dürtüleri özellikle günlük yaşantıda özenle doğru kullanabilmek için bireyin kendine ait bir alan ve zaman ayırması gerekir. Yoğun Uranüs vurgusu olan insanlarda bu dönemlerde elektromanyetik dalgalara karşı aşırı duyarlılık gelişebildiği gibi kendi elektrik dürtüleri de yoğunlaştığı için aletlerin elektronik sistemlerini bozmaya ve hatta sigortaları attırmaya kadar varabilen aşırı durumlara da rastlanabilir. Eğer bu yüklenme bozukluklara veya sağlık sorunlarına neden oluyorsa elektronik aletlerle uğraşırken çok dikkatli olunması  gerekir. Sık duş almak, doğada dolaşmak veya toprakla uğraşmak faydalı olabilir.

NEPTÜN TRANSİTLERİ

Neptün transitleri bizi rüyaların dünyasına taşır ve biz ümitlerin, özlemlerin, gözün değil ama yüreğin görebildiği yerlere doğru yelken açarız. Önümüzdeki gerçeğin sınırları kalkar, fantazilere ve duygular dünyasına sızarız. Bir Neptün transitinin aktif olduğu alanda fark edilir bir duyarlılık artışı olur. İşte böylesi bir süreç içinde de günlük yaşantının çok gerçekçi çehresiyle, ciddi sınırlarıyla kısaca şu fiziksel hayatla başa çıkmak hiçte eskisi kadar kolay olmaz. Neptün yaşamın, zaman ve mekanın sınırlarını tanımayan ve bireyden kendisini bırakabilme yeteneğini geliştirmesini talep eden deneyimlerin adıdır. Temelde evrenle bütünleşme ihtiyacı ile ilgilidir. Etkisi başladığında bir isteği, bir ideali gerçeğinden ayırmakta zorluk çekeriz. Kendimiz ve başkaları arasındaki sınırlar belirsizleşebilir. Neptün vizyonu ideal bir duruma ilişkindir; ancak bir yandan da bir ilüzyona kapılmak ve kendini kandırmak gibi ciddi bir tehlikeyi barındırır. Eğer zaman ve mekan kavramını yitirmezsek, başka bir deyişle ayağımız yere basıyorsa iç dünyamızın  derinlerindeki zenginliği deneyimleme şansına kavuşuruz. Sonuç olarak Neptün aktif olduğu alanda yüksek bir algılama -örneğin sevgi verebilme ve karşısındakini anlamayı öğrenme- deneyimlerini sembolize eder ve bu aslında hiç de sanıldığı kadar kolay değildir.

Neptün transitlerinde öncelikle en belirgin şekilde hissedilen şey  oldukca hassaslaşan algılama düzeyidir. Neptün/Ay temasında birey duygusal anlamda bir sismograf gibi çalışmaya başlar. Bu durum her zaman dışarıya aynen yansıtılmayabilir. Genel bir kendini iyi hissetmeme veya  inzivaya çekilme isteği aslında zaman zaman dışarıdan gelen yoğun duygusal sinyallere karşı gösterilen reaksiyonlar olabilirler. Neptün /Venüs transitleri benzer bir  şekilde bir yandan estetikle alakalı duygularımızı etkilerken diğer yandan da başkalarıyla olan ilişkilerimizde duyarlılığın artmasına neden olurlar. Duyarlılık aşırılaşacağı için nahoş durumlara katlanmak konusunda zorlanabiliriz. Başka insanlardan, kokulardan, renklerden veya mekanlardan daha fazla etkilenebiliriz. Ayrıca oldukça önemli bir riskle karşı karşıya kalabiliriz; ilişkilerimizde özellikle Neptün’nün en ciddi gölgelerinden biri olan “idealize etmek” hatasına düşerek hayal kırıklıkları yaşayabiliriz.

 Neptün/Güneş ve Neptün/Mars transitlerinde ideal bir dünya fikri, herkesin kendi gibi olup öylece davrandığı ve yine de  birlikte barış içinde yaşadığı bir dünya hayali gelişebilir. Bu arzu, bireyin gerçekte içinde yaşadığı ortamdan kaçıp gitmek, halen süren yaşam durumundan uzaklaşmak isteği ile bağlantılı olabilir. Birey sıradışı insanlara, her hangi bir nedenle acı çeken insanlara karşı daha duyarlı hale gelebilir, fakat kendi hedeflerini açıkca belirlemekte, iddialı bir şekilde onları izlemekte zorluk çekebilir ve eğer başkalarının isteklerinden veya saldırganlıklarından dolayı engelleniyorsa sorunu çözmek konusunda daha da zorlanabilir. Merkür’le ilgili bir transitte ise aklın sınırları ile manevi algılamanın sınırları birbirine karışabilir. Kısaca düşünce hassaslaşan duyguların etkisinde kalır.

Tüm bu deneyimlerdeki ortak nokta kişiliğin ifade edilişiyle ilgili fikirler ve bunları sorgulayan enerjilerin hissedilmesi arasındaki çelişkidir diyebiliriz. Neptün transitleri zor sınavlardır. Birey bir yandan algılama yeteneğinin çok fazla artması dolayısıyla aşırı derecede yüklenip gerçek dünyayla ilişiğini koparma tehlikesine karşı dikkatli olmak durumundayken diğer yandan da ideal dünyaya, cennete bir göz atıp evrensel bütünün bir parçası olmaya ilişkin duygular deneyimlemektedir. Yüksek ilham konusuna ilişkin duygulara ve tanrısal olmak ne demektir gibi günlük yaşam ile daha az bağlantılı konulara ilgi duyabilir. Neptün transiti sürecinde hayatla başa çıkmak konusunda kullanmaya alışık olduğumuz irade ve akıl yöntemi gerçekten işe yaramayabilir. Kendisini akılcı, gerçekçi ve iradeli olarak tarif eden pek çok insan bu dönemlere ilişkin deneyimlerini akıl karışıklığı, tamamıyla çaresiz kalma hali ve herşey hakkında ciddi bir bilinmezlik ve şüphe olarak tanımlar. Daha az realist, hayallerin, umutların ve özlemlerin dünyasını tanıyan ve seven birisi için gerçek dünyadan kopup tamamen fantaziler alemine takılma tehlikesi büyüktür.

Evet, bizim bu koşturmacalı, stresli dünyamızda Neptün’e özgü enerjilerle nasıl başa çıkabiliriz, onları nasıl doğru kullanabiliriz? Öncelikle tipik bir Neptün transitinde kullanılabilecek en kolay yöntem şudur: kendimize zaman ayırmak, sadece kendimiz için bir korunak, başka bir deyişle sığınak oluşturmak. Burası hiç bir şey yapmak zorunda olmadığımız bir yer olabilir; orada rüyalarımıza dalabilir, müzik dinleyebilir veya resim yapabiliriz. Bitkilerle ilgilenebilir, hatta uyumak için bile kullanabiliriz. Zira bu dönemde insanların uykuya olan ihtiyacı farkedilir dozda artabilir. Öyle görülüyor ki bu dönemde bilinçaltı ona çok çeşitli kanallardan gelen izlenimleri ayrıştırmak ve hazmetmek için uykuya gereksinim duyuyor. Doğada olmak veya tek başına olmak insanın kendi içine dönmesini daha da kolaylaştırır. Böylece kendi gerçek duygularımızla temasa geçer, ihtiyaçlarımız ve amaçlarımız konusunda doğru fikir sahibi oluruz. Kendimizi bu dönemde çok yoğunlaşan duyumsama kapasitemizden dolayı subjektif olan her türlü şeyden korumalı, böyle insanlardan ve olaylardan uzak durmalıyız. Psikolojik olarak olumsuz etkilenme durumunda uyuşukluk, dalgınlık, aşırı alınganlık ve abartılı tepki verme halleri görülür, fiziksel olarak da tıbbi açıdan açıklanması zor bir takım şikayetler ortaya çıkabilir. Özellikle uyuşturucu ve ilaçlarla ilgili dikkatli davranmak gerekir; çünkü duyarlılığın arttığı bir dönem sözkonusu olduğu için istenmeyen reaksiyonlar oluşabilir.

Bu dönem eğer mümkünse (transit açıda orb bir dereceden az olduğu zaman) bir haftasonu dahi olsa tatil yapmak, günlük hayatın kargaşasından kaçmak için uygun bir zamandır. Kesin planlar yapmaktansa yaşamı kendi akışına bırakarak, içinde olunan ana ve olmakta olana yoğunlaşmak gerekir. Konsantrasyon gerektiren uygulamalar içsel sakinliğe ve daha derin anlamaya götüreceğinden çok uygundurlar. Duyarlı insanlar için deniz kenarına veya şehirden uzak yerlere gitmek içsel olarak kendini bulmaya yardımcı olur. Mümkün olduğunca kargaşadan, telaştan uzak olmak gerekir.

Neptün transitleri aşık olmanın en kolay olduğu dönemlerdir. Neptün her şeyi pembe ışığına bulayarak yarattığı bu muhteşem dünyada ideallerimizi karşımızdakine projekte etmemizi kolaylaştırmakla kalmaz,  ruhsal düzeyde bir ilişki oluşturarak kişisel alandaki engelleri yok saymamıza da neden olabilir. Bu durumda karşımızdakiyle oldukça mistik ve romantik dorukları deneyimlemek olasıdır. Tüm bu hoş yanların gerçekten tadına varmak mümkündür. Ancak ileriye yönelik bir takım bağlayıcı kararlar almak için transitin sona ermesini beklemekte yarar vardır. Bu dönem (özellikle Neptün’nün Güneşle, Mars’la, Merkür’le, Yükselen’le ve MC ile yaptığı kavuşumlar, mesleki yaşamla da ilgili olarak)  günlük yaşamda olayların nasıl gelişeceğini  önceden kestirmeye hiç uygun değildir. Hayaller gerçek olup dilekler yerine gelebilir – ya da biz öyle sanırız. Olanların bir vizyonun gerçekleşmesi mi (bu olasılık elbette vardır) yoksa herşeyin bir ilüzyondan mı ibaret olduğu sorusunun cevabına gelince; bu sorunun cevabını ancak transit tamamlandıktan ve biz ayağımızı yeniden yere basmaya başladıktan sonra bulabiliriz. Şurası bir gerçek ki, bir ile iki yıl arası süren bu transit süresince kendine dünyanın güzel bir köşesinde inzivaya çekilecek harika yerler bulabilecek insan sayısı yok denecek kadar azdır. Bu yüzden birey transitin tam açılara yaklaştığı dönemler için bir strateji geliştirerek, günlük yaşamın gereklerini en azından takip edebilmelidir. Dikkatsizliğin ve “unutkanlığın” artacağı, planlanmamış ve sonradan unutulacak, bilinçaltından kaynaklanan davranışların ortaya çıkabileceğini unutmamalıyız. Önemli konuları unutmamak için bir yere yazmak veya yakınlarımızın veya çalışanlarımız yardımlarını rica etmek de işe yarayabilir. Gerek zaman gerekse organizasyon açısından herşeyin daha kolay ve anlaşılabilir bir çerçeve ile sınırlarının çizilmesi işimizi kolaylaştıracaktır. Ayrıca doğada açık hava uğraşları, eğer ilgi duyuyorsak el sanatları veya el işleri dikkatimizi fiziksel bedenimize yöneltmemizi sağladıklarından faydalı olurlar.

Gerçekdışılığı reddeden, kendini veremeyen ve başkaları ile arasındaki ruhsal sınırları aşırı koruyan  insanlar için Neptün transitlerine mantık dışı olayların veya insanların  eşlik etmesi çok doğaldır. Ancak kimi zaman durum vahimleşebilir; entrikalar, dolandırılma veya kandırılma yoluyla nahoş hatta tehlikeli durumlara düşme olasılığı vardır. Birey bu sürece alışageldiği yöntemlerle açıklık getirmeye çabaladıkça daha da büyük bir kaosa sürüklenir. Çünkü asıl yapılması gereken sakin kalmak, bir süre için beklemek ve tıpkı arabanızla giderken birden sisin içinde kaldığınızda önünüzü göremediğiniz için yavaşlamanız ve hatta durmanız gerektiği gibi, hem kendinize hem de çevreye zarar vermekten kaçınmaktır.

Bu bölümün sonunda bir kadının doğum haritasındaki Güneş/Mars/Merkür kavuşumunun üzerinden Neptün geçerken yaşadıklarına ilişkin bir örnek anlatmak istiyorum. Söz konusu kadının o dönemde kafası oldukça karışmıştı ve mesleki açıdan yeni bir yön aramaktaydı. Ancak çabalar sonuç vermemekte, herşey bir kum tepesi gibi kayıp gitmekte ve tuhaf biçimde engellenmekteydi. Bu durumda bir gündüz düşü (bilinç tarafından da manipüle edilen fantazi) ona Neptün’e özgü bir biçimde yol göstermişti. Düşünde tamamen yolunu şaşırmış bir halde çok sık ağaçlarla kaplı ve karanlık bir ormanın içindeydi. Umarsızca dışarıya çıkacağı bir yol aramaktaydı. Doğru yolda olduğunu sandığı her seferinde yol yeniden ormanın karanlıklarında kaybolmaktaydı. Bu arada durmadan dev ağaçların toprak üstündeki köklerine takılıp düşmekte, ağaçların dalları orasını burasını çizdiği için canı yanmaktaydı. En sonunda yere düşmüş ve hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Tam o sırada bir avcı yanında belirmişti. Umutlanan kadın avcıya adeta yalvararak ona doğru yolu göstermesini istedi. Avcı kendisininde yolu bilmediğini ama isterse onunla orman kulübesinde birlikte yaşayabileceğini söyledi. Başka seçeneği olmadığını fark etti ve isteksizce  razı oldu. Önceleri içine düştüğü duruma direnç gösterdi, sürekli olarak tekrar yolunu bulmaya çabaldı. Ancak başaramadı. Sonunda yaşadığı ormanla, yetiştirdiği bitkilerle ve hayatı paylaştığı insanlarla ilgilenmeye başladı. Pek çok yeni şey öğrendi ve bir gün ansızın aradığı yolun nerede olduğunu fark etti. O hep orada duruyordu ve o yolu bu noktaya gelene kadar görememişti.

Bu kısa hikaye bir Neptün transitinin ana misyonunu özetlemektedir. Aslında herşey bir içgörü geliştirmekten ibarettir. Orman, yani bilinçaltı, farkına varılmak ve kabul edilmek istemektedir. Eğer bir Neptün transiti esnasında iç dünyamızın bize sunduklarını fark edebilirsek daha sonra (transit sona erdikten sonra) kendi yolumuzu bulmak ve ona yönelmek konusunda bu alanda kazandığımız farkındalıkları ve yetenekleri kullanabiliriz. Neptün transitleri her zaman  güven konusuyla ilgilidir. Konu büyük bütüne güvenmektir (buna evrene inanmak da denebilir). Biz olan bitenden bir şey anlamasak da, bir şey yapmasak da, durumu kontrol edemiyor olsak da bize kötü bir şey olmayacağına inanmakla ilgilidir. Tıpkı suyun üzerinde yüzen bir şişe mantarının asla batmadığı gibi. (Bir çeşit antreman olarak bir havuzda veya denizde sırtüstü yatarak suyun sizi kaldırmasını ve nasıl batmadığınızı deneyimleyebilirsiniz. Neptün transitinde bırakmak ve güvenmek duygusunu fiziksel olarak da deneyimler ve ne kastedildiğini daha iyi anlayabilirsiniz.) Neptün söz konusu olduğunda merkezimizle yani  kendi benliğimizle  ilişki kurarız. Böylece kaybolma tehlikesi olmadan  bütünleşme gerçekleşmiş olur.

Devamı

Çeviren : Neşe Kuran

Kaynak: Astrologie Heute

VERENA BACHMANN İsviçre’de Schule für Erwachsene (SFER) okulu başkanı. Pedagoji mezunu. 1978’den beri yoğun bir şekilde astroloji ile uğraşıyor. Humanistik Psikoloji (özellikle psikosentez ve geştalt) konularında uzmandır. 1982’den bu yana danışmanlık yapıyor. Kurslar ve uluslararası seminerlerde öğretiyor. Pek çok makalesi yayınlanan Bachmann PLUTO isimli bir kitabın yazarları arasındadır. 1994’ten bu yana spiritüel gelişim konusundaki grup çalışmalarına başkanlık etmektedir.

Close